HASTANE
HASTANE. Hastaların kabul ve tedavi edildikleri yerdir. Kelimenin kökü, Latince hospitalis’tir ki, ev sahibi ile konuğa ilişkin bir anlamı vardır ve günümüzde, anlamı değiştiği halde, otel kelimesi de aynı kökten türemiştir. M.Ö. 4000 yıllarında, Mısır’da, tapmaklara bağlı bir tür hastaneler vardı ve burada hastalar, tanrılardan yardım beklemek için yatarlardı. “Tıbbın babası” kabul edilen Hipokrat’la (M.Ö. 370’te ölmüştür) ilgili olan, İstanköy’deki Aesculapius (Eskülap) tapınağı ise, aynı ilkeye dayandığı halde, Hipokrat’ın tıbba getirdiği yeni anlayıştan ötürü, değişik nitelikteydi. Doğu’da, Hint hükümdarı Asoka, Su-rat’ta bir hastane kurmuş ve Abbasi Halifesi Harun-el-Reşit de (ölümü 809) Bağdat’ta birkaç hastane açmıştır. Selçuklular ve Osmanlılar da çeşitli hastaneler kurmuşlar, bunlar ortaçağ ve rönesans Avrupasmı etkilemiştir. XIX. yüzyıldan itibaren hastane anlayışı çok değişmiştir. Günümüzün anlayışına uygun hastanecili-ğin gerçekleşmesine yol açan olaylar şunlardır: a) Anestezik maddelerin bulunması (bkz.): Bu sayede, kanlı, ıstıraplı ve doğal olarak kısa olması gereken, son çare diye başvurulan ameliyatların yerini, modern cerrahi aldı. b) Sepsis tehlikesini azaltan ve Lister tarafından, 1865’te ortaya atılan, antisepsi tekniği, c) Hemşirelik ve yardımcı tıbbi personelin yetişmesi, d) Gelişmiş hasta bakım teknolojisi.
Henüz yorum yapılmamış.