HOMEOPATİ
HOMEOPATİ. XVIII. yüzyılın sonlarında C.H.S. Hahnemann (1755-1843) tarafından ortaya atılmış olan bir tıbbî düşünme sistemidir. Hahnemann, Saksonya’da, Meissen’de doğmuş, Leipzig ve Viyana’da tıp okumuş, Erlangen’de öğrenimini tamamlamıştır. Leipzig’de, tıp bilimini uygulamak üzere, yerleşmiştir. Gününün tıp bilgilerini yetersiz bulan Hahnemann, 1796’da, yeni ilkesi olan “benzerlikler kanunu”nu ortaya atmıştır. Buna göre, hastalıkları tedavi etmek için, sağlam kişilerde o hastalığın etkilerini yaratan ilaçlar kullanılmalıydı (similia similibus curantur).
Bu kavram, o günün tıbbına göre, oldukça ileriydi, çünkü, gerçekte hastalık belirtilerinin çoğu, vücudun hastalığa karşı savaşını göstermekteydi. Örneğin, ishal hali, tahriş edici maddeyi ya da hastalık mikrobunu atmaya yönelmiş bir belirtidir ve antibiyotiklerle sulfa grubu ilaçların bulunmasından önce, vakaların çoğunda, afyon verip ishali durdurmak-tansa, hintyağı cinsinden bir pürgatif verilmesi daha uygundur. Bununla birlikte, bu ilke, her belirtiye uygulanamaz ya da belirti (örneğin, ishal) o derece şiddetli olabilir ki, belirtinin zararlı etkisi karşısında, vücudun korunma mekanizması ikincil kalır. Böyle durumlarda, ne pahasına olursa olsun, belirtiyi durdurmak gerekir. İlk ilkesinden dört yıl sonra, Hahnemann, ikinci ilkesini ortaya atmıştır: Buna göre, ilaçlar, en ufak dozlarında uygulanmalıdır. İkinci ilke, homeopatlar dışında, kimseden rağbet görmemiştir. Burada iddia, ilaç en ufak dozunda ufalanır ya da toz haline getirilirse, etkisi daha kuvvetli olur, şeklindedir. Tabiidir ki, bu husus, gerçeğe uymaz. Birçok büyük doktorun homeopa-tiyi kabul etmesine rağmen, uygulaması çok kolay olduğu halde, bu yönde hayvan deneyleri uygulanmamıştır ve homeopatlar, bizzat kuramlarının eksik yönlerini tanımaktadırlar. İnsanlardaki etkinin ölçülmesinin önemi yoktur, çünkü burada sübjektif ifade, kişinin psikolojik durumuna dayanmaktadır. Hastaların, objektif olarak değerlendirilmesi gerekir. Hahnemann, inançlarının kabul edilmemesinden ötürü, Leipzig’den ayrılıp, Paris’e yerleşti ve burada çok başarılı bir doktorluk yaşamı oldu, çünkü, önceden de belirtildiği gibi, düşünce sistemi, gününe göre oldukça ileriydi. Homeopati, günümüzde geçmiş çağa ait bir anlayıştır. Ancak tıbbi düşüncenin evrimini belirlemek açısından dikkati çekmektedir. Homeopatiye karşı olan tıp, allopati ya da heteropati diye adlandırılır: Buradaki anlam, belirtilere karşıt etkili ilaçların kullanılmasıdır. Bununla birlikte, günümüzün tıbbı, tam anlamında bunu uygulamamakta, kuramdan fazla bilimsel araştırma sonuçlarına göre davranmaktadır. Homeopatinin en yanlış yönü, bunun herhangi bir deneye dayanmayan bir inanç sistemi olması ve bu kavram içinde doğa’nm hiçbir katı sistem içine giremeyeceğinin hesaba katılmamış olmasıdır. Her hastalık kelimeleriyle başlayan herhangi bir öneri, yanlışlıklar doğurmaya mahkûmdur.
Henüz yorum yapılmamış.