KORONER HASTALIK VE TROM­BOZ Nedeni

KORONER HASTALIK VE TROM­BOZ Nedeni: Koroner atardamarların ate-rosklerozudur (bkz. Atardamar Hastalı­ğı). Kalbin üstünde, aort kaynaklı iki te­mel koroner atardamar vardır: Sağ ve sol koroner atardamarlar. Soldaki, ön karıncıklar arası ve arkaya dönen iki dala ayrılır. Öndeki, karıncıkların ara­sından, aşağı, kalbin tepesine doğru iner; arkadaki ise, sol kulakçıkla karıncık ara­sında ilerledikten sonra, kalbin arka yü­zünde aşağı iner. Sağ koroner atarda­mar, sağ karıncıkla kulakçık arasında ilerleyip, sağ karıncığı kanlandırır. Bu atardamar, ayrıca, sinoatriyal düğümün bkz. Kalp) kanını sağlar. Bir koroner atardamarın boşluğunu yarı yarıya -da­raltacak herhangi bir hastalık —ki bu, hemen her zaman aterosklerozdur— be­lirtilerin ortaya çıkmasına yol açar. Da­ralmanın artması oranında, hastanın du­rumu ağırlaşır. Atardamar boşluğunun üçte ikisinin daralması, pıhtıyla tıkan­masına neden olabilir. Hastalığın koro­ner sistemi en sık etkilediği bölge, sol atardamarın inen dalının ilk bölümüdür, bundan sonra hastalığın en fazla görül­düğü yer, sağ koroner atardamarın ilk bölümüdür. Vakaların dörtte birinde, sol dönen dalın başlangıcı etkilenmiştir. Ko­roner hastalık belirtilerini doğuran ne­den, kalp kasının azalmış kanlanması-dır; bunun anlamı, metabolit adı veri­len artık maddelerin, hücrelerden öteye taşmamamasıdır. Metabolitler biriktikçe, ağrı ortaya çıkar; bunların kanla taşın­ması sonucu ise, ağrı azalır. Kalp kası­nın bir bölümünün kanlanması tama­men kesilirse, o bölge beslenemediğin soluk alma süratli ve kesik kesiktir. So­nuç belirsizdir, fakat hastaneye kaldırı­lan tüm koroner trombozlu vakaların dörtte üçü iyileşmektedir. Ağrı, bir iki gün, soluk kesikliği ise daha uzun bir süre devam eder.
Tedavi: Ani krizde, ağrıya karşı, ay­nı zamanda ölüm korkusu hisseden has­tayı sakinleştiren morfin yapılır. Oksi­jen sağlanabilirse, yararlıdır ve yüz mas­kesinden, dakikada 10 litre hızıyla ve­rilir. Hasta dümdüz yatırılmalıdır. En iyi önlem, hastaneye kaldırmaktır; has­tane sonrası da, hastanın evde birkaç gün daha tedavi edilmesi gereklidir (bkz. Kalp Yetmezliği).
Hastalığın geleceği ve uzun süreli tedavi: Genellikle, kalp, büyük ya da küçük çap­ta, yetmezliğe doğru gider ve tıkanma alanına göre, kalbin değişik bölgeleri etkilenir. Örneğin, sino-atriyal düğüme kan sağlayan dalın tıkanması, kalp atım hızını bozar, bu düğümden kalbin geri kalan bölümüne uyarım ileten oluşum­ların kanlanmaması ise “kalp bloku” ile sonlanır. Kalp kasının, tıkalı atardamar­ca beslenen bölümü ölür, yumuşar ve sonunda bir nedbe haline gelir. Tedavi, yetmezliği önlemeye, ritm anormallikle­rini düzeltmeye ve pıhtının yayılmasını engellemeye yönelir. Ayrıca, nedbe do­kusunun oluşması sırasında, kalbin yükü azaltılmalıdır. Tedavinin en önemli bölü­mü, mutlak dinlenmedir: Konuk, telefon konuşmaları ve her çeşit çalışma önlen­melidir. Hasta, ancak 3-6 hafta içinde, kısa aralarla, yatağından çıkabilir. Si­garayı bırakması ve belki kilosunu azalt­ması gerekebilir, fakat özellikle hastada, alışkanlığı varsa, alkolü bırakması için bir neden yoktur. Pıhtının yayılmasını önlemek amacıyla, antikoagülan ilaçlar kullanılır.
İyileşme yavaştır ve hastaların çoğu­nun canını sıkar; buna rağmen, katlan­maları gereklidir. İyileşme döneminin uzunluğu, ilk krizin şiddetine bağlıdır;normal yaşama dönebilme olanağı ise kalpte oluşmuş yıkımla ilgilidir. Genellemeler: Yaygın olan inanca göre, koroner tromboz olasıhğı, “modern ya­şamın gerilimlerine” bağlıdır. Oysa, ya­şam her zaman bir gerilim olmuştur; yal­nız, günümüzde bu teşhis daha sık koya­bilmektedir. Kolestrolü (bkz.) zengin olar bir beslenme; atardamar hastalığıyla ya­kından ilgilidir. Ani ölümlerin en sık nedeni bu hastalıktır (% 40-50’nin nede­nidir). Bir krizin geçirilmesi, kişinin da­ha sonraları kriz geçirebilme olanağını artırır. Diğer bir hastalığın bulunmadığı hallerde, koroner hastalığın varlığı, kalp nakli için elverişli kabul edilmektedir. Bu yönde yapılan daha ufak ameliyatlar, damar aşısıyla ilgilidir. Buna rağmen, bu alanda cerrahî henüz tam gelişmiş de­ğildir. Gelecekte, cerrahın damarlardan pıhtıları ayıklayıp, aynı damarları nor­mal hallerine sokması beklenmektedir.

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git