PROSTATİTLER
Prostatitler, 20-45 yaş gurubu arasında izlenen ve prostat bezinin iltihaplanmasına bağlı birtakım bulgular içeren hastalıklar grubudur. Günümüzde prostatit tedavi seçeneklerinin geliştiği görülür. Buna rağmen ürolojinin tedavide zorlandığı inatçı, tedavisi uzun süren, tam ve net sonucun hemen alınamadığı bir hastalık grubu olduğunu da belirtmek gerekir.
Prostatitler 4 ayn çeşit klinik tabloyu barındırır:
Bunlardan birincisi Akut Bakteriyel Prostatittir. Prostatitler arasında en ender izlenen ancak klinik olarak en ciddi ve tehlikeli olanıdır. Şikayetler aniden başlar: Yüksek ateş, üşüme, titreme, idran hiç yapamama veya damla damla idrar yapma, idrar yaparken şiddetli ağn ve yanma, sık ve acil idrar yapma hissi, şiddetli, makata doğru yayılan bir ağn ve bazen kanlı idrar yapma en yaygın izlenen bulgulardır. Hastalığın gelişimindeki temel mekanizma mikropların üretradan içeriye doğru ilerleyerek prostat kanallarına ulaşması ve burada hızla çoğalarak şiddetli bir enfeksiyona neden olmalandır. Bu rahatsızlık şüphesi olan hasta hızla bir üroloji uzmanına görünmelidir. Zira prostatta yerleşen bu bakterilerin kana kanşıp ciddi bir klinik tabloya neden olabileceği asla unutulmamalıdır. Akut Bakteriyel Prostatit ile hastaneye başvuran hastalanıl önemli bir bölümü 2 veya 3 gün hastaneye yatırılarak tedavi edilirler. Tedavide öncelikle hastalara güçlü enjektabl antibiyotikler başlanır ve hastalığın hafiflemesinin ardından hastalar taburcu edilirler. Fakat antibiyotik tedavisi ortalama 1 ay civarında devam etmelidir ki bu hastalığın kronikleşmesinin önüne geçilebilsin.
Prostatitin diğer bir çeşidi Kronik Bakteriyel Prostatittir. Bu olayın temelinde de mikroplar yatar. Ancak bu grup prostatitler daha az önem arzeden belirtilerle seyreder ve yaşamı tehdit edici boyutu yoktur. Sık ve zorlu idrar yapma, hafif ateş, sırtın alt bölümünde ağn, makata vuran ağn, boşalma esnasında ağn yine görülebilir ancak bu grubun özelliği belirtilerin ara ara ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle bu prostatit grubunun diğer ismi Tekrarlayan Prostatittir. Prostat dokusuna antibiyotiklerin etki etmesi zaman aldığından tedavisi için uzun süreli ve prostat dokusuna geçebilen antibiyotikler denenmelidir.
Üçüncü sırada yer alan prostatitler Kronik Abakteriyel Prostatitlerdir. En sık izlenen ve ne yazık ki tedavisi en güç olan gruptur. Bu nedenle hekimin amacı hastalığın tamamen tedavi etmekten ziyade hastanın rahatlatılması, bulgu ve belirtilerin en aza indirilmesi olmalıdır. Belirtilerine bakıldığında en sıkbelirtisinin boşalmadan önce veya sonra özellikle testislerin altından başlayıp makata vuran bir ağn ve rahatsızlık hissi olduğu görülür. Bu ağn ve rahatsızlık hissi göbeğin alt kısmında ve peniste de olabilir. Aynca sık ve az idrar yapma, idrar yaparken yanma gibi bulgular olabilir. Cinsel fonksiyonlar bir miktar zayıflayabilir ancak ereksiyona kalıcı herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı bilinmelidir.
Nedenin ne olduğu düşünüldüğünde maalesef tüm bulgular teori bazındadır ve kesinleşmiş bir neden ortaya konamamaktadır. En güçlü teori önceki dönemlerde geçirilmiş mikrobik enfeksiyonlar teorisidir. Cinsel yoEa geçen akıntılı hastalıkların tam olarak tedavi edilmemesi durumunda bu tip bir rahatsızlığa neden olabileceği unutulmamalıdır. Ancak Koli Basili (E. coli) adı verilen ve idrar yolu enfeksiyonlarının en sık nedeni olan bakterinin cinsel ilişki ile geçen hastalıklardan daha sık olarak prostatite neden olacağı da unutulmamalıdır.
Diğer bir neden idran yapmaya engel bir durumun anormal işemeye neden olmasıdır ki bu anatomik veya fizyolojik alt idrar yollannm darlığı ile ilgilidir. Kronik abakteriyel prostatitte üçüncü neden otoimmun yada kabaca allerjik bir reaksiyon olabilir. Prostat sıvısının tetkiki esnasında burada allerji ile ilgili ajanlann saptanması bunu akla getirmiştir.
Stress ve psikolojik gerginlik içinde olan insanlarda idrantutan kasın çokça kasılması yukanda bahsedilen mekanizma ile bu hastalığa daha sık yakalanmasına neden olabileceği bilinmektedir. Bununla birlikte uzun yıllar bisiklet ve motosiklet kullanma, sürekli oturarak çalışılan bir meslek gurubunda olma (uzun yol şoförlüğü vs.) yine bu hastalığın gelişiminde etkili olabilir.
Henüz yorum yapılmamış.