PSİKANALİZ
PSİKANALİZ. Psikanaliz sözcüğü, a) Sigmund Freud’un kuramlarım, b) Bu kuramlara dayanan tedavi yöntemini belirtir. Freud, akıl hastalığıyla normal davranışın, bilinçaltmdaki ilkel dürtülerle, bilinçüstündeki, öğrenilmiş, uygarlaşmış eğilimlerin çelişmesine bağlı olduğunu göstermiştir. Kişilik, “id” adı verilen, ilkel ve bastırılmış uyarılardan oluşan bilinçaltı, “ego” denen bilinçüstü ve “vic-dan”la eşdeğer anlamda olan, yarı bilinçüstü, yarı bilinçaltı “siiperego”ya ayrılmaktadır. Buna göre, tüm davranışlar, ego (gerçeği simgeler), süperego (sosyal dürtüleri simgeler) ve id (ilkel istekleri simgeler) arasındaki bir mücadeledir. Başlangıçta, çocuk tamamen ilkeldir; büyüdükçe, belirli bazı davranışlarını bastırmayı ya da daha yararlı bir davranış şekline yüceltmeyi öğrenir. Bu olay gerçekleşemediği zaman, nöroz belirir ve ki-şilerarası ilişkiler bozulur. Çocuğun ilk ilişki kurduğu kişiler ana-baba olduğundan, psikanaliz, bu ilişkiye, kişideki geleceğe ilişkin tüm davranışların başlangıcı, temeli gözüyle bakar. Örneğin, babasından nefret eden bir çocuk, ileride gereksizce, tüm otoriteden nefret edebilir, ya da sevilmemiş bir çocuk, ileride kimseyle sevgi ilişkisi kuramaz. Temel dürtüler, cinsel ve saldırgan (agresif) olanlardır. Burada, cinsel dürtü, geniş anlamında alınmakta ve örneğin, çocuğun meme emmekten ve barsak hareketlerinden duyduğu zevk, bu çerçeve içinde tanımlanmaktadır. Psikanalizin tedavi değeri ancak belirli seçilmiş vakalar için sözkonusudur: Vaka, kişiliği aslında sağlam, genç, yüksek zekâ düzeyinde olmalı, haftada beş kez birer saat sürecek olan ve serbest çağrışım temeline dayanan tedaviye verebilecek zaman ve parası bulunmalıdır. Hasta, bir sedire uzanıp, aklına her geleni anlatmakta ve analist, sorunlarının temelini bulmaya çalışmaktadır. Genellikle özel tedavi gerektiğinden, psikanaliz oldukça pahalıya mal olmaktadır. Psikanalistlerin, ilgili kurumlarda eğitilmiş uzmanlar olmaları gereklidir.
Henüz yorum yapılmamış.