UYKU

UYKU
24 saatin 8’inde, bilinç dünya­sından çekilip, uykuya yatıyoruz. Uyku, bir çeşit bilinç kaybı değildir, çünkü uyandırılabilmek çok kolaydır. Uyku sü­resince, zihin çalışmaktadır, çünkü uyan­dırıcı işaretleri seçici bir şekilde algı­layabilmekteyiz. Örneğin, uyuyan bir anne, ağlayan çocuğunun sesinin, diğer gürültü arasında, kolayca tanır. Uyku eksikliği, öldürücü değildir, fakat uya­nıklık süresi uzadıkça, kişi daha asabileşir ve düşünme çalışmalarıyla hareket­leri gittikçe yavaşlar. Yaklaşık olarak, 48 saatlik uykusuzluktan sonra, küçük çapta delüzyonlar belirebilir. Uyku sı­rasında, elektroansefalogram (bkz.) de­ğişir ve büyük, yavaş dalgalar gösterir. Bir saatlik sürekli uyku sonucu, dalga­ların yüksekliği azalır ve gözlerde çabuk bir hareket başlar. Bu zamanda kişi, rüya görmektedir.

Uyku

Uyku

Bilindiği gibi, rüyaları çeşitli faktörler uyarabilmektedir. Örneğin, rahatsız ya da alışık olunmayan bir yatak, sindiril­mesi güç yemeklerin yenmiş olması, ge­çirilmiş üzüntülü bir gün, ya da gele­ceğe ilişkin endişeler, bu uyarılardandır ve bunları izleyen rüyalar, kişisel sorun­ların kılık değiştirmiş şekilleridir. Bazen, rüyalar, bu tür sorunların bir çeşit çö­zümü niteliğindedir, fakat kişi için önem­li olan, rüyaların iyi ya da kötü oluşu­dur. Kötü rüyalar, “kâbus” diye adlan­dırılır ve bunlarda, bilinçaltının ilkel dür­tüleri bir çeşit bilinçlendirilmiş olur. Bu rüyalar, özellikle çocuklarda görüldüğü gibi, sık görülmekteyse, bir psikiyatri uzmanına danışmakta yarar vardır. Ço­cuklarda kâbuslar, gece korkuları halini alır ve çocuk dehşet içinde uyanıp, bir­ kaç dakika süreyle yatıştınlamaz ve çev­resini tanıyamaz. Muhtemelen, beynin değişik bölgelerinin, değişik zamanda uyanmasına bağlı olan ve “felçli uya­nıklık” adını alan durumda da, kişi, zi­hinsel açıdan uyanır, fakat birkaç saniye ya da dakika süreyle hareket edemez. Bu son halin önemi yoktur.

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git