ALKOLİZM

Alkole düşkünlüktür. Bu­rada, kronik veya arasıra içki içme dür­tüleri duyulmaktadır. Bu durum, genel­likle, bazı ruhsal ve sosyal zorlukların hem nedeni, hem de belirtisidir. Fazla alkol almak, büyük çapta mutsuzluğa, evlilikte güçlüklere, cinayete yol açmak­ta, doğrudan ve dolaylı olarak ve vücut hastalıklarına neden olmaktadır. Direkt olarak, alkolün vücuda etkisiyle ve dolaylı olarak da, içkili kişilerin zührevi hastalık, genellikle zatürree gibi herhan­gi bir hastalık kapmalarını kolaylaştıra­rak kendilerinin ve başkalarının hayat­larını tehlikeye sokturarak, etkili olmak­tadır. Diğer taraftan, kuşkusuz bazı ki­şiler, uzun bir yaşam süresince, belirli kötü bir etki göstermeden büyük mik­tarda alkol alabilecek niteliktedir ve ço­ğu vakalarda alkolizm, hastalığın ken­dinden çok, bir belirtisidir. Böylece, bo­zulmuş bir aile düzeninin en belirli nede­ni, görünürde alkol olmakla birlikte, ge­nellikle alkolizmin belirmesinden önce kişinin uzun süre çevresine uyum sorun­larının olduğu ve belki de bu sorunların alkolizme yol açtığı düşünülebilir. Aynı şekilde, alkolün zararlarından çok söz edihnektedir. Buna karşılık, sosyal iliş­kilerin düzenlenmesinde, normalde içine kapanık olan kişilerin az miktarda al­kolün yardımıyla çevreleriyle ilişkilerini sürdürmelerinde, alkolün yararlı etkile­ri de sayılabilir.
Günümüzde alkolizm sorunuyla bilim­sel açıdan uğraşanların inancı, fazla al­kolün organik hastalıklara, doğrudan ze­hirleyici etkisinden çok, beslenme bo­zukluğuna yol açarak, neden olduğudur. Sürekli kuvvetli içkilerin, özellikle aç karnına içilmesi sonucu midede kronik iltihap belirmekte ve bağırsaklarda ilti-habi reaksiyonlar görülmekte, bunların sonucu olarak da yiyecek maddeleri ve özellikle B grubu vitaminlerinin vücut­ta eksikliği ise sinir hücrelerinin yıkımı­na ve alkol nöriti denen durumunun or­taya çıkmasına, beyin hücrelerinin deje­nere olup, bazı belirli delilik şekillerinin görülmesine ve birçok vakalarda da ka­raciğer sirozuna neden olmaktadır.
Alkolik, mutlaka sık sık sarhoş olan bir kişi değildir. Genellikle alkolik, etki­lerini çevresine sezdirmeden, bütün bir gün süresince içki içebilir. Sonraları, kıs­men fizik etkilere, kısmen de rahatsız­lığın temelinde yatan nöroza bağlı ola­rak, hastalık ve sosyal belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Kişi, gittikçe daha fazla içip, daha az yer, genellikle güne kus­ma veya bulantı ile başlayıp, toplum içi­ne çıkabilmek için alkol almak gerekli­liğini duyar. Görünüş bakımından, şiş­meye başlar, gözler de kızarır ve şişer, işi aksar, randevularmı unutur ve sosyal sorumluluklarına karşı aldırmazlık beli­rir. İçki gereksinmesinin önü alınmaz olur ve içki alamadığı zamanlar, titrek, sinirli ve gergindir. Durumundan utanç duyduğu için, içki aldığını saklamaya ça­balar. Hislerinde dengeli değildir; çok çabuk kızar ve ağlamaklı olur, çok ko­lay yalan söyler; ufak bir rahatsızlık ve­ya içkiyi kesmesi bir delirium tremens krizine yol açabilir. Başka tiplerde ise, uzun aralarla içki gereksiniminin duyul-mamasına karşılık, ani bir alkol içme isteğiyle, kişi çok kısa zamanda iyice sarhoş olur. Bu tipe, önce anlatılan şe­kilden daha seyrek rastlanır ve dipsomani adı verilir.
Ağır vakalarda, alkolik, karaciğer si­rozundan ölebilir. (Bu, eskiden sanıldı­ğı kadar, alkolizmin sık rastlanan bir komplikasyonu değildir). Diğer bir ölüm nedeni, zatürree veya normal bir kişinin ölümüne yol açmayacak herhangi bir en­feksiyondur. Bazı vakalarda yavaş sey­reden zihinsel bozukluklar ve bellek ha­taları berilebilir (Korsakow Psikozu). Bü­tün kronik alkolizm vakalarında bir psi­kiyatra başvurmak gerekir. Psikiyatr, bir hastanede tedaviyi önerebilir, çünkü has­tanın durumunun hiç olmazsa birkaç ay tam kontrol altına alınması gerekir. Te­davinin esasları tam alkolsüzlük, temel­de yatan psikolojik bozukluğu iyileştir­mek amacıyla psikoterapi ve bozulmuş genel durumun düzeltilmesidir. Yoğun vitamin iğneleri yapılabilir ve bazı vaka­larda, alkolden tiksindirici ilaç verilebi­lir. Bu tip ilaçlardan olan apomorfin’le tedavi sırasında kişi istediği kadar iç­mekte serbesttir, fakat her içiş sonu, şid­detli kusma olduğundan, kişi içki ile kusma arasındaki ilgiye koşullandırılmış olur. Diğer bir yöntem de, bir Danimar­ka ilacı olan “Antabüs” kullanmaktır ki, bu ilacın düzenli alınması, her içki içi­lişinden sonra kişinin o kadar fazla ra­hatsızlık duymasına neden olur ki, içme düşkünlüğü ortadan kalkabilir. Daha son­raları bu tür etkileri olan daha başka ilaçlar da geliştirilmiştir. Ancak, ne ya­zık ki, kendi başlarına bırakıldıkları tak­dirde, alkolikler, bu ilaçları almayı unu­turlar veya unutmuş görünürler

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git