ANESTEZİ
Kelimenin asıl anlamı, duyumların kaybolmasıdır (özellikle, dokunma ve ağrı duyularının). Bu duruma duyumsal sinirlerin veya merkezlerinin yıkıldığı organik hastalıklarda veya bazı belirli psikolojik durumlarda rastlanır. Genellikle, bu deyim, cerrahi girişimler sırasında kısmi veya tam duyumsuzluğun yaratılması anlamında kullanılır.
Geçmişte afyon, kenevir ve alkol, değişik şekillerde cerrahide kısmi anestezi yapabilmek için kullanılmaktaydı, fakat bu ilaçların hiçbiri, ağrı dindirmekten öteye etkili değildi. Takriben 130 yıl öncesine kadar, yani modern anestezinin uygulanmasının başlamasına kadar, cerrahi girişimler, kanlı, kaba tedavi yöntemleriydi. Son yüzyılda cerrahi biliminin gösterdiği büyük ilerlemeler, fizyoloji ve patoloji bilimlerindeki buluşlara olduğu kadar, anestezinin gelişmesine de bağlıdır.
1875 yılında, bir İngiliz doktoru olan Dr. Pearson, astma nöbetleri için eter kullanılmasını önermiş ve 1800’de Sir Humphry Davy, diazot monoksit gazının anestezik etkilerini gözlemlemiştir. Bundan ötürü, diazot monoksit, cerrahide kullanılmaya başlanmış ve 1818’de Fa-raday ve bazı Amerikalı doktorlar, eterin anestezik etkisini saptamışlardır. Diazot monoksiti 1844 yılında anestezide ilk kullanan Amerikalı bir dişçi, Ho-race Wells olmuştur. Eteri de 1846 yılında anestezide ilk kullanan Boston’lu başka bir Amerikalı dişçi, Dr. Morton’ dur.
Aynı yıl, İngiltere’de eter anesteziyle ilk ameliyatı Liston yapmıştır. 1847’de Edinburg’lu J. Y. Simpson, ilk kez eteri doğumda kullandı. Simpson, birkaç ay sonra da kloroformun etkisini gözlemledi. Son yıllara kadar eter, kloroform, etil klorür ve triklor etilen başlıca anestezik ilaçlan oluşturmaktaydı. Bu maddelerin hepsi solunum yolundan etkiliydiler ve bundan ötürü hastada kötü bir etki uyandırmaktaydılar. Günümüzde, pentotal gibi, damardan verilen ilaçlarla daha rahat bir anestezi sağlanabilmektedir.
Modern anestezistin, uyutabilmek, hastaları .gevşetebilmek, kan basıncını ayarlayabilmek için kullanabileceği çok sayıda ilaç vardır; fakat diazot monoksit, halen diş anestezisinde kullanılmakta, eter bazı nadir hallerde anestezistlerin hâlâ işine yaramaktadır. Kalbi durdurabildiği için, kloroformdan tamamen vazgeçilmiş ve yerini, halothane almıştır.
Modern genel narkoz, hasta yatağında premedikasyon (narkoz öncesi ilaç verilmesi) ile başlar. Burada genellikle, morfin pethidine (dolantin) kullanılıp, hastada bir uyku hali oluşturulur ve akciğer salgılarını kurutmak amacıyla da (çünkü, aksi halde bilinçsiz hasta, bu salgıları soluyabilir) atropin veya skopolamin verilir. Narkoz odasında, anestezist, damara bir barbitürat zerk eder thiopentone (Pentothal) veya methohexitone (Brietal, Brevital) gibi ve hasta uyuduktan sonra da burun veya ağızdan, solunum borusuna bir tüp uzatır, Bunun kolaylıkla yapılabilmesi için hastaya kas gevşetici bir ilaç örneğin, suksinil kolin (Lysthenon) vermek uygundur. Tüp yerleştirildikten sonra, hastanın solunumu kontrol edilir ve anestezik madde ile birlikte, ameliyat evrelerinin gerektirdiği ilaçlar sürekli olarak verilir. Gerektiğinde, damara devamlı akan bir serum kullanılıp, gereken ilaçlar bunun yoluyla damara verilir; çünkü, operasyon sırasında, hastanın genel durumundan anestezist sorumludur.
Ameliyat bittikten sonra da anestezist bir süre daha hastayı kontrol eder ve ameliyat sonrası, ağrı, heyecan, bulantı giderici ilaçlan salık verir.Kısmi anestezi, vücut yüzeyine uygulanan, deriye veya duyumsal sinirlere zerk edilen yerel anesteziklerle sağlanır. Zarlardaki duyuyu yok etmek ve kanamayı durdurmak amacıyla göze veya buruna kokain damlatılabilir (tıpta saf kokain, ancak bu amaçla kullanılabilir). Ancak günümüzde bu uygulama terkedilmiştir. Son yıllarda genellikle, amethosine (kokain yerine kullanılır), procaine ve lignocaine gibi yerel anestezikler, sentetik maddelerdir. Procaine % 0,5-2’lik zayıf çözeltiler halinde ve adrenalinle birlikte kullanılır, çünkü saf procaine kan damarlarını genişletip kanamayı artırabilir. Lignocaine de 0,25-liik zayıf çözeltiler halinde kullanılıp, ancak deri veya mukoza yüzeylerine doğrudan doğruya sürüldüğü zaman % 2-4 gibi daha kuvvetli eriyiklerinden yararlanılır. Lignocaine, en çok sistoskop veya benzeri bir aletle muayeneden önce, uretra (idrarın mesaneden atıldığı yol) duyarlılığının giderilmesi için kullanılır.
Ameliyat alanındaki sinir uçlarının duyarlığını gidermek için derinin ilaçla enfiltre edilmesine, alan blokajı adı verilir. Belirli bir alana sinir veren duyumsal sinirlere (örneğin, kolu sinirlendiren plexus brachialis) enjekte etmeye ise, sinir bloku adı verilir. Yerel anestezikler, bazen hafif bir gf nel anestezikle birlikte kullanıldığında, daha başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Vücudun alt bölümünün anestezisi, omuriliği çevreleyen sıvıya ve omurilikten çıkan sinirlere yerel anestezık zerk etmekle kabildir ki, bu teknik, spinal anestezi diye adlandırılır. Aynı amaçla, omuriliği çevreleyen duramater’va. hemen dışındaki boşluğa da lokal anestezık zerk edilebilir ki, bu durumda epidural anesteziden söz edilir. Bu tekniklerin anatomisi için bkz. Omurilik.
Anestezi altında, gizli kalmasını arzuladığınız şeyleri açıklayacağınızdan kaygılanmayınız. Anestezi altında sırlarım açıklayan kimseye rastlanmamıştır.
Anestezi altında, gizli kalmasını arzuladığınız şeyleri açıklayacağınızdan kaygılanmayınız. Anestezi altında sırlarım açıklayan kimseye rastlanmamıştır.
Bu ne demek şimdi nedir senin o gizli dediğin şey siber alemde kargalar g… gülsün bu dediklerine….