Bebeklerde 1. Ay Gelişimi
Bebeğiniz henüz bir aylık. Bebeğinizi tanımaya ve ona alışmaya çalışıyorsunuz. Değişik bir psikolojidir bu, çevrenizden yardım almak zorunda kalırısnız çoğu zaman.
Bebeğiniz henüz bir aylıkken eve gelen gidenin haddi hesabı olmaz. Sürekli misafir ağırlamak zorunda kalırsınız. Sizi ve bebeğinizi ziyarete gelen bu misafirler size çeşitli önerilerde bulunacaktır, onlara karşı çıkmayın ve bu tavsiyeleri gülümseyerek karşılayın. Onlar elbette sizin iyiliğiniz için kendi görüşlerini dile getiriyorlar. her ne kadar sizin iyiliğiniz için tavsiyelerde bulunuyorlarsa da siz yine de doğru hissettiğiniz şeyleri yapmalısınız.
Bu arada hemen söylemeliyiz ki “standart bebek” diye bir şey yoktur. Bbeğinizin davranışları başka bebeklere benzemeyebilir. Bebeğinizin beslenme, uyuma ya da ağlama alışkanlıkları komşularınızın bebeklerine hiç benzemeyebilir. Bu durumdan endişe etmeyin.
Bbebek 2. haftalıkken , bebeğinizin görünüşü değişmeye başlayacaktır. Mesela bebeğiniz ilk doğduğunda, gözleri büyük bir ihtimalle birbirine yakındır ve şaşı gibidir. Bebek kısa bir zamanda göz kaslarını kontrol etmeye başlayarak, bakışlarını istediği gibi odaklamayı başarır. Ve bu arada bebeğinizin ileride göreceğiniz kişilik özellikleri de ilk belirtileri gösterir: içine kapanık ya da hareketli; veya sakin.
Ayın ortalarına doğru bebeğiniz artık büyük bir ihtimalle beslenme zamanlarını belli bir düzene koymuş olacaktır. Eğer şanslıysanız, ay sonuna doğru bebeğiniz geceleri aralıksız 6 saat uyur. Fakat bu dönemdeki bebeklerin çoğu, gece-gündüz, her 2 – 3 saatte bir emzirilmek ister; bu nedenle rahat bir uyku çekememek sizi korkutmasın. Biraz daha ilerleyen zamanlarda uyuyabileceksiniz. Çocuk hekimleri bu dönemdeki bebeklerin, uygun zamanlarda beslenmek yerine aç olduklarında beslenmeleri konusunda mütabıklar; bu nedenle bebeğiniz eğer sabahın 3’ünde beslenmek istiyorsa, bu ihtiyacını karşılamanız gerekmektedir.
Bebekler bu ilk dönemlerde fazla hissedilmeyen bazı hafif ikazlara odaklanırlar ve yüksek sesler, karmaşık görüntüler ve buna benzer dış olaylara karşı algılarını kapatırlar. Bu yüzden bu dönemde bebek uyurken evi sessiz tutmaya çalışmak yersiz bir çabadır. Bunu yapmak onun şimdiden sessiz bir ortam aramasına ve hayatının sonraki bölümlerinde sesli ortamlarda uyumakta zorlanmasına sebep olur.
Yeni doğan bebeklerde farklı refleksler görülebilir. Bunların en dikkat çekenlerinden biri “eskrimci pozisyonu”dur. On iki haftadan küçük bir bebek sırtüstü yatırıldığında bir kolunu kafasını çevirdiği yöne doğru uzatır ve diğer kolunu da kafasına ya da omzuna yakın olacak biçimde kıvırır; aynı bir eskrimci gibi.
Her ne kadar bebek hareket eden bir nesneyi seyredecek kadar kafasını çevirebilse de, bunu yapmayı henüz akıl edemez – eğer nesne göz hizasının dışına çıkmışsa, o artık bebek için “yok olmuş” demektir. Bunun yerine bir desen veya hareketsiz bir nesneye uzun süre bakmayı tercih eder. Siyah-beyaz renklerden oluşan nesneleri uzun süre izler çünkü kontrast renkler ilgisini çekmektedir. (Bebekler doğduklarından itibaren birkaç hafta benzer renkleri ayırt edemezler). Bebek yakını en iyi görür, bu yüzden oyuncaklar 50 cm’den uzakta olmamalıdır. Kafası genelde yana dönük durduğundan oyuncakların tepeden değil, yatağının kenarından sarkması daha uygun olacaktır.
Bebek özellikle de anne ve babasının yüzlerini incelemekten çok hoşlanır. Her ne kadar tüm yüzü anlamaya çalışacaksa da saç ve yüz kontrast renklerde olduğundan genelde saçlara odaklanır. Artık ufak ufak oyunlara başlayabilirsiniz. Ona hafifçe şarkı söyleyin veya konuşun; size cevap veremeyecektir ancak dinlemek çok hoşuna gider. Ağzınızın hareketlerini seyretmek, yine ağzınızla yüzünüzün diğer uzuvları arasında renk farkı olduğundan, onu keyiflendirecektir.
Bazen, bebeğin ağzının köşelerinin sanki gülermiş gibi yukarı kalktığını göreceksiniz. Genelde bu hareketler bebek uyurken veya uykuluyken olur ve göz kırpmalarıyla devam eder. Kaslar henüz kontrol altında değildir ve bu yarım gülüşler, çok sevimli olsa da henüz sadece birer reflekstir.
Yeni anne-babalar kendilerine endişelenecek pek çok neden bulurlar. Burada sadece birkaçını ele alacağız ancak bundan önce ufak bir uyarı yapmakta yarar görüyoruz: eğer bebeğinizin sağlığı ile ilgili endişeleriniz varsa, hemen doktorunuzu arayın. Sorularınızın saçma bulunacağı korkusuna kapılmamalısınız..
Hastanedeki hemşire veya doktor size göbek bağı ve, eğer erkek çocuğunuzu sünnet ettirdiyseniz, penisinin bakımı ile ilgili bilgi vermiştir. Göbek bağı genelde ikinci haftada düşer; çok ender de olsa, 3. haftada düştüğü de olur. Göbek kordonu tamamen düşmeden bebeği küvette yıkamaya başlamayın çünkü o bölgenin kuru kalması yaranın daha çabuk iyileşmesini sağlayacaktır. Sünnet edilen bölgeye vazelin veya yağlı bir krem sürüp üzerini pamuk ya da gazlı bezle kapatarak alt bezinin sünnetli bölgeye yapışmasını önleyebilirsiniz.
Şiş göğüsler ve göğüslerden hafif süt akması hem kız, hem de erkek bebekte görülebilir. Bazı kız bebeklerin vajinal bölgelerinde hafif bir kanama olabilir. Bunların tümü, anneden geçen hormonların bebeğin vücudundan atılmasıyla kaybolacaktır.
Bebeğinizin yüzünde veya diğer bölgelerinde ufak sıyrıklar, tırmık izleri farkedebilirsiniz. Bu, artık tırnak kesme zamanının geldiğini göstermektedir. Tırnakları bebek uykudayken kesmek işinizi kolaylaştırır.
Bebeğinizin alnında, göz kapaklarında veya boynunun arkasında rastladığınız kızarıklıkların çoğu kalıcı değildir. Genelde doğumda görülmekle beraber, ilk ay içinde de oluşabilir. Bu kızarıklıklara bebeğin neredeyse şeffaf olan cildinde, yüzeye yakın duran kılcal damarlar neden olur ve genelde bebek ağlarken kızarıklıklar daha da belirginleşir. Bebeğiniz 3-4 yaşına geldiğinde bu izler tamamen kaybolacaktır.
Bebeğinizin ‘bıngıldak’ dediğimiz, kafasının üstündeki yumuşak bölge hakkında gerekli bilgileri doktorunuzdan almış olmalısınız. Bu yumuşak doku bebeğin hızla büyüyen beyninin yeterince genişlemesine olanak tanımaktadır. Bir tanesi alnının üzerinde, diğeri ise kafatasının daha arkasında bulunur. Alnın üzerindeki 18 ay içerisinde, daha tepede ve arkada olanı ise ilk 3 ay içerisinde, yani beynin gelişiminin çoğu tamamlandığı zaman kapanır. Vücudunun diğer bütün kısımlarını yıkadığınız gibi bu bölgeyi de yıkamanızda hiçbir sakınca yoktur.
Bu yaştaki bebeklerin dışkılarının rengi ve düzensizliği birçok ebeveyni endişelendirir. Doğum sonrası ilk iki hafta içinde bebeğin dışkısı ana karnındayken bağırsaklarına dolan ve mekonium denilen yeşilimsi yapışkan bir sıvıdan oluşur. Bağırsak normal çalışmaya başladıkça dışkının rengi açılır ve görünümü değişmeye başlar.
Dışkının rengi her bebekte farklılık gösterir ve özellikle anne sütü ya da mama ile beslenmesi dışkının rengini etkiler. Anne sütü emen bebek açık sarı ile sarımtrak turuncu bir dışkıya sahipken, mama alan bebek kahverengimsi veya gri renkli dışkı çıkarır. Hemen tüm bebeklerin, salgıladıkları günlük safra miktarına bağlı olarak dışkılarında yeşillik ya da hazmedilmemiş sütün neden olduğu beyazlık görülür. Dışkının kıvamı yumuşaktan, sulu dışkıya kadar çeşitlilik gösterebilir. İlk ayın sonunda bebeğiniz için hangi durumun normal olup olmadığını anlayabileceksiniz.
Hemen hemen tüm bebekler beslenmeden sonra kusabilirler ancak bazısı her beslenmeden sonra fazla miktarda kusar. Bu durum genelde ebeveynlerde endişe yaratır. Fakat bu noktada önemli olan bebeğin yeterli derecede kilo alıp almadığıdır. Eğer kilo alıyorsa, bu bebeğinizin yeterli besini bünyesinde tuttuğunu gösterir. Bu gibi durumlarda her beslenmeden sonra bebeği yarı oturur pozisyonda, yani 45 derece dik tutmak kusmasını engellemeye yardımcı olabilir. Bunun dışında, örneğin ufak delikli biberonlar kullanarak bebeğinizi daha yavaş beslenmeye teşvik edebilirsiniz. Eğer bunu kabul ederse (ki bazı bebekler etmez) her beslenmeden sonra 3-4 defa gaz çıkarmasına yardımcı olmalısınız.
Kendinizi inandırmanız ve rahat olmanız gereken bir nokta daha var: bütün bebekler ağlar. Konuşana kadar bebek, dönem dönem sıkıntılar yaşar ve bunların bir kısmının nedeni anlaşılamaz. Ayın ikinci yarısında sık sık sizi ürküten ağlama krizlerine yakalanabilir; bunlar genelde ev içi gerilimin en yüksek olduğu akşam saatlerine denk gelir. Bu ağlamalar moral bozucudur, ancak normaldir.
Ağladığında bebeği ağlatmak yerine onu kucaklayın. Omzunuza yatırmak, kollarınızı onun beline dayayarak aşağı sarkıtmak (uçak pozisyonu da denir) ya da bebek arabasında sallamak gibi değişik pozisyonlar deneyerek hangisinin onu daha çok rahatlattığını keşfedin. Eğer kucağa almak işe yaramıyorsa; bebek yemeğini yemiş, gazını çıkarmışsa, altı temizse ve üşümüş veya terlemiş durmuyorsa onu kısa bir süre için yatağında bırakmanızda hiçbir sakınca yoktur. Özellikle kendinizi yorgun ve bitkin hissettiğiniz zamanlarda, bu ufak mola her ikinize de iyi gelebilir.
Eğer çok karşı değilseniz, emzik iyi bir yatıştırma aracı olabilir. Yeni doğmuş bebekler için parmak emmekten daha iyi bir yatıştırıcı görevi görür. Bebeklerin çoğu, beslenme dışında da emme ihtiyacı duyarlar ve bu bebek için rahatlamanın en klasik yoludur.
1.AY DÖNÜM NOKTALARI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR:
• Bebeğin görüş mesafesi sınırlı olduğundan, ebeveynin yüzü kendine 50cm’den yakınsa gözleri ebeveynin yüzüne odaklanır.
• Göz teması başlar.
• Karşısındaki yüzü
incelerken sessizleşir.
• Birini sıkıca tutabilir.
• İnsan sesi duyduğunda tepki verir.
• Kol, bacak ve el hareketleri hala reflekslerden oluşur.
• Aniden irkilir (Moro Refleksi).
• Anne sütü alsa da almasa da göğüse yaslanmaktan hoşlanır ki bu da başka bir reflekstir.
• Genelde elleri yumruk şeklindedir.
• Yüzüstü yatarken başını hafifçe yana doğru çevirir.
• Oturma pozisyonuna getirildiğinde kafasını belkemiğinden üste doğru tutar.
• Bir şeye bakar ancak ona uzanmaz.
• Bir nesneyi görmek için gözlerini yanlara doğru kaydırabilir.
• Parmakları açıkken bir oyuncak veya çıngırağı kavrayabilir, ancak çabucak düşürür.
• Uyanık olduğu 10 saatlik süre içinde bazı anlar algılaması daha açıktır.
• Uyanık olduğu zamanın çoğunda sakin ve tepkisiz görünür.
• Birkaç dakika aralıkla gördüğü bir nesneyi hatırlayabilir.
• Doğumdan önce bildiği anne sesini ve kokusunu tanır.
• Yardım istemek için ağlar.
Henüz yorum yapılmamış.