DOĞUM OLAYI
DOĞUM OLAYI. Hayvanlarda ve ilkel kabilelerde doğum, büyük bir sorun değildir. Hayvanlarda doğumun kolay olmasının nedeni, anatomik ayrımlara dayanmaktadır. İlkel kabilelerde ise, aynı özelliğin nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
a) Daha aktif bir yaşama bağlı olarak, kasların daha iyi gelişmiş olması,
b) Gebelik ve doğumun taşıdığı psikolojik anlamın farklı olması.
Modern kadınların çoğu, ya bilinçaltında, doğum yapmaya karşıdır veya doğum olayının korkunçluğuna ilişkin pek çok öykü dinlemiştir ve bunların sonucu olarak, psikolojik yönden, doğumdan korkmaktadır. Hipnotizma ve gevşeme tedavileriyle daha rahat doğum yapabilmek de bu psikolojik faktörün varlığını kanıtlamaktadır.
Yaklaşık 280 gün süren gebelikten sonra rahimde “doğum ağrıları” denen kasılmalar başlar. Bu ağrılar da, bebeğin rahim dışına atılması olayını başlatır. Doğum olayı 3 evrede incelenebilir:
1. Bebek, başı aşağıda olarak rahimde, amnios sıvısıyla birlikte selofana benzer zarlarla çevrili bir kese içinde bulunmaktadır. Kasılmalar ilerledikçe, vagina-mn üst bölümüne doğru uzanmakta olan rahim ağzı gevşemeye ve açılmaya başlar, çocuğu çevreleyen zarların bir parçası da bu açıklıktan dışarı doğru itilir. Bir süre sonra bu itilme basıncı ve gerilmesi sonucu, zarlar patlar, amnios sıvısı dışarı akar. Diğer bir deyimle, su kesesi patlar. Bu, birinci evrenin sonucudur.
2. Şimdi, önünde zardan engel kalmamış olan bebek başı, rahim ağzını bastırıp aşağı doğru iter, rahim ağzı iyice açılır ve bebeğin başı vaginada ilerler. Rahim kasılmaları, daha kuvvetlenir, daha sıklaşıp, süreleri uzar ve karın kaslarının da yardımıyla, çocuk dışarı atılır.
Bazen, makat gelişi vakalarda, baş yerine makat önde gelir ve bu durum, önceden teşhis edilmemişse, bazı güçlüklen neden olabilir.
3. Doğumun üçüncü evresinde, plasenta (son) ve zarlar atılır. Çocuğun çıkmasın; izleyen 20-30 dakikalık bir sükûnet döneminden sonra, plasenta ve zarlar atılana kadar, rahim yeniden kasılmaya başlar.
Doğumların çoğu, bir yardımcı olmaksızın da normal gidebilir, ama yine debir doktor ya da ebenin yardımı anne ve çocuk sağlığı açısından çok doğru bir yönelimdir. Gelişmiş toplumlarda ev doğumları çok azalmış, doğum olayı hastanelerde yapılmaya başlamıştır.
Çocuk doğar doğmaz, üçüncü evre başlamadan, çocuğu plasentaya bağlayan göbek kordonu bağlanıp kesilir ve çocuk, bu ara ağlayıp ilk soluğu alır. Makat gelişleri (tüm doğumların % 3,5’i) dışında, yüz gelişleri (doğumların % 0,4’ü) ve çok ender yan duruş (çocuğun rahim içinde, pelvis’te, enlemesine yatışı) mümkündür. Bu durumlar, mütehassıs doktor yardımını gerektirir. Puer-perium denen doğum sonrası devrinin (loğusalık devrinin) tehlikeleri, şiddetli kanama ve sepsistir. Doğum sonrası kanamaları bazen öldürücü olabilir. Kanamaya karşı alınacak acil tedbirler, rahi-min sıkıştırılması (karın üzerinde, fizik yollarla) ve rahimi kasıcı, ergometrin veya pituitrin gibi maddelerin verilmesidir. XIX. yüzyılın başlarında, Viyanalı bir doktor olan Semmehveiss’in, loğusalık hummasını (sepsis puerperalis) doğum sonrası temizlik koşullarına dikkat edilmemesine bağlamasından bu yana, sepsisten anne ölümüne uygar toplumlarda pek rastlanmamaktadır.
DOĞUM HEKİMLİĞİ (Obstetrik). Tıbbın doğumla uğraşan dalı. DOĞUM KONTROL HAPLARI (Oral kontraseptifler) Kadınlar tarafından ağızdan alınarak kullanılan hormon yapısında ilaçlardır. Gebeliğin önlenmesi konusunda en yaygın olarak kullanılan araçtır, bkz. Doğum Kontrolü. DOĞUM KONTROLÜ (Kontrasepsi-yon). Gebeliğin yapay olarak önlenmesidir. Başlıca yedi yöntemi vardır:
1. Köpük tabletleri, kapsüller, jöle ya da aerosol köpükler gibi kimyasal maddelerin kullanılması.
2. Erkeğin prezervatif, ya da kadının diyafram gibi mekanik engeller kullanması.3. Devamlı, rahim içi maddenin kullanılması.
4. Cinsel birleşme sonrası lavaj yapılması.
5. Ağızdan alınan cinsiyet hormonlarıyla, yumurtlamaya engel olunması.
6. Doğal yöntemlerden “coitus interrup-tus” (meni gelmeden cinsel birleşmeye son vermek), ya da kadındaki “tehlikesiz dönem”den yararlanılması.
7. Kürtaj, cerrahi bir girişimle çocuğu aldırmak.
Her yöntemin iyi ve kötü yanlan vardır:
1. Kimyasal: Kuramsal olarak güvenli olmamakla beraber, kolaylığından ötürü, bazen daha karmaşık, fakat kuramsal olarak başarılı sayılan yöntemlerden üstün sonuçlar vermektedir. En iyi maddeler: Köpük, krem ya da sentetik jöledir. Kimyasal maddeler, rahime giımeden önce, spermleri öldürmektedir. Cinsel birleşmeden yarım saat kadar evvel, rahim boynu yakınlarına kadar konmalıdır.
2. Mekanik: Erkeğin kullandığı prezervatif, etkili olması için sağlam olmalıdır ki bunun da garantisi yoktur. Bundan ötürü, çoğu doktor mekanik ve kimyasal yöntemlerin bir arada kullanılmasını salık verir. Aynı şekilde, kadının kullandığı diyafram da sağlam olmalıdır ve ayrıca gerekli büyüklükte olup, tam yerine yerleştirilmelidir. Diyafram, genellikle, krem ya da jöleyle birlikte kullanılır. Kuramsal olarak etkili olmakla beraber, kullanılması karmaşıkçadır.
3. Devamlı kullanılan intra-uterin (rahim içi) araç (I.U.C.D.): Rahim içine yabancı bir cismin yerleştirilmesi temeline dayanan bu yöntem, kırk yıl önce bulunmuş, fakat rahime zarar vermeyecek bir maddenin bulunması güçlüğüyle, böyle bir aracın yerleştirilmesi zorluğundan ötürü, uygulanamamıştır. On yıl kadar önce, bilim adamları, bu araçların yeniden tif olmayan plastik maddeden yapılan araç, rahimi tahriş etmemekte ve helezon ya da halka biçiminde olduğundan, yerleştirilmesi kolaylaşmaktadır. Aracı rahimin içine konan tüp içinde düz olan helezon veya halka, uterus içinde yeniden asıl şeklini almaktadır. Aracın gebeliği önlemedeki etkisi tam olarak bilinmemekle beraber, sonuçlar başarılı olmuştur; yöntemin etkisiz olabilmesi, aracın, bazen farkına varılmaksızın rahim dışma atılmasındandır. Rahim içi koruyucu madde adım alan aracı, doktor, rahim içine yerleştirir ve yerinde olup olmadığının nasıl kontrol edileceğini anlatır. Yan etkileri, âdet kanamasını artırmak, yerleştirme anında kramplara yol açmak ve bazen de pelviste iltihaba neden olmaktır. Aracın etkinliğini artırmak için, kimyasal yöntemle birlikte kullanılabilir.
4. Lava): Cinsel birleşmeden sonra la-vaj (bkz.) yapmanın gebeliği önleyici hiçbir etkisi yoktur.
5. Cinsiyet hormonları: Bunlar, doğum kontrol hapı adı altında, ağızdan alınır. On beş yıl kadar önce, östrojen ve pro-gesteron hormonları karışımının, yumurtlamayı önlediğinin bulunması üzerine, bu haplar hazırlanmıştır. Aynı etkiyi, yalnız östrojen kullanarak sağlamak mümkündür, ama progesteronlar, kanama kontrolüne yarar. Bu yöntem, yüzde yüz başarılıdır ve uygulanması kolaydır. Âdet kanamasının zamanı ayarlanabilir ve dismenore (bkz.) görülmez. Aşırı âdet kanamaları, bu yöntemle azaltılmış olur. İstenmeyen etkileri, bazı vakalarda kilo alınması, baş ağrısı, bulantı, genel halsizlik, sinirlilik ve meme şişkinliklerine neden olmasıdır. En büyük sakınca, kanın damarlarda pıhtılaşabilmesini artırması, kan basıncını yükseltmesi ve karaciğeri etkileyip, sarılığa yol açmasıdır. Bazı vakalarda, öldürücü emboliler (bkz.) görülmüştür. Yapılan araştırmalar, derin toplardamarlarda nın bu yöntemle altı-sekiz kere arttığını göstermiştir. Ağızdan alman doğum kontrol haplarının, koroner trombozunu artırdığı, ayrıca beyin damarlarında pıhtılaşma olanağını artırdıkları bilinmektedir. Östrojen dozu fazlalaştıkça, bu tehlike de artmaktadır. Bundan ötürü, östrojen miktarı en düşük etkili düzeyde olan haplar salık verilmektedir.
6. “Doğal” yöntemler: Coitus interrup-tus, ya da ilkel geri çekilme, hem etkili değildir, hem de psikolojik yönden sakıncalıdır. “Tehlikesiz dönem” ise, yanlış bir deyimdir, çünkü kesin olarak böyle bir süre yoktur. Gebelik, bir âdet döneminin herhangi bir zamanında oluşabilir.
7. Kürtaj, çocuk aldırma: Her ne kadar doğum kontrolündeki asıl amaç, ne olursa olsun gebeliğin olmasını önleme ise de; gebelik olduktan sonra çocuğu aldırma da bir tür doğum kontrolü yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde kürtaj, istenmeyen gebelikleri sınırlandırmak için (yasal açıdan serbest olarak) uygulanmaktadır. Ancak, bu yola, anne sıhhati açısından kabil olduğu kadar az başvurmak; gene asıl amacı, yani gebeliğin olmasını önlemek daha doğrudur.
Doğum kontrolüne ilişkin bilgi, doktordan alınmalıdır. Genellikle, en güvenilir yöntemin, mekanik ve kimyasal tekniklerin birleşmesi yöntemi olduğu söylenebilir, ama yine de çok dikkatli bir uygulamayı gerektirir. En kolay yol ise, hapların kullanılmasıdır, fakat tehlikelerini bilmekte yarar vardır ve uzun süre kullanılmaları sakıncalıdır. En pratik yöntem ise, rahim içi araçlarıdır.
Henüz yorum yapılmamış.