Doğum Öncesi Yaşam
Yeni bir yaşamın gebeliğin hangi anından sonra başladığı söylenebilir? Yani göbek kordonu aracılığıyla bütün besin, oksijen, ısı gereksinimi karşılansa da, edilgin olmaktan çıkıp size karşı tepki vermeye ya da çevresini algılamaya başlayan bir canlının varlığından ne zaman söz edilebilir? Acaba döllenmenin gerçekleşmesiyle birlikte yaşamın başladığı kabul edilebilir mi? Her iki durumda da sözü edilen nasıl bir yaşamdır? Bitkisel yaşam mı, ruhsal yaşam mı? İşte henüz kesin yanıt verilemeyen birkaç soru. Ama son yıllarda bilim bu sorulan yanıtlamaya yönelik birçok yeni bilgi elde etmiştir.
Önceleri dölütün (Fetüsün) son derece narin, kolay zedelenebilir bir organizma olduğu, yavaş yavaş gelişerek, ileride karşılaşacağı dış ortam koşullarına hazırlandığı, bütün gücünü ve yapılarını bu yeni ortama uyum sağlayacak biçimde geliştirdiği sanılıyordu. Bu eski görüşe göre dölüt amniyon (su kesesi) sıvısı ve etene aracılığıyla annesiyle paylaştığı iç dünyadan ya da dışarıdan gelen bütün uyarılara kapalıydı. Doğum anı, yani “sıfır anı” gelince yenidoğan yalnızca sesinin ve görme yeteneğinin değil, daha önce gelişmesine karşın kullanmadığı, çeşitli dış uyanlara açık algılama gücünün de farkına varıyordu.
Günümüzde ise tıp, bilincin ve çevreyi algılamanın doğum sırasındaki ayrılma travmasından sonra değil, çok daha önce, gebeliğin dördüncü ayında, yani göz ve ağız gelişiminin tamamlandığı, kalp atımlarının duyulmaya başladığı ve üreme organlarının geliştiği dönemde ortaya çıktığım göstermiştir. Örneğin bu dönemden sonra dölüt dokunma duyusu sayesinde basınç ve titreşimlere tepki verir; işitme duyusu sayesinde annenin kalp atımlarını ve dışarıdan gelen ses dalgalarım algılar. Bu bilgiler annelerin karınlarında taşıdıkları varlıklarla boşu boşuna konuşmadıklarını göstermektedir. Annenin kanundaki yavrusuyla konuşması tek yanlı bir girişim değil, duygu yüklü ve değerli bir İletişim kurma çabasıdır.
Dölüt sözlerin anlamını kavrayamasa bile en azından sakin ve yumuşak sesler ile kaygılı ve üzüntülü sesleri birbirinden ayırt edebilir. Sesteki hızlanma ya da yavaşlamayı bile algılar. Dölüt bu uyanlara konum değiştirerek, uykuda ve uyanık geçirdiği süreleri deriştirerek, hareketlerini yavaşlatarak ya da hızlandırarak yanıt verir.
Bu konuyla ilgili çok güzel bir belgeselimiz var, lütfen dikkatle izleyin.
Anne Karnında Yaşama Yolculuk Belgeseli
slm ben serpil bir oğlum var 14 aylık hala emiyor ben yeniden anne olmak istiyorum ama olmuyor bunun için napmam gerekli birde adetim çok duzensiz bu ay 11 se oteki ay 14 veya 19 zu napmalıyım bir akıl verin allah aşkına