GÖZ
GÖZ. Gözler, görme organıdır; yaklaşık olarak 2,5 cm. çapında olup, kafatasındaki göz çukuru içinde bulunurlar. Gözleri, yuvalan içinde oynatan, dış oküler kaslar (göz çukuru arkasından, göz yuvarlağının üst, alt ve yanlarına yapışan dört düz —rektus— kası) ve iki oblik (çapraz) kastır. Alt oblik kas, göz çukuru tabanının iç ön bölümünden, çaprazlamasına ilerleyerek; göz yuvarlağının üst dış bölümüne yapışır, fakat üst oblik kasm durumu daha karışıktır. Bu kas, göz yuvası tavanının iç bölümünden öne doğru ilerleyip, bağdokusundan bir makara olan troklea çevresinden geçer ve tamamen doğrultusunu değiştirip, arkaya dışa doğru çaprazlamasına giderek, göze alt oblik kas yakınında, üst dış bölümünde yapışır. Doktorun bu kasların gidişini bilmesi önemlidir, çünkü kasların felci sonucu göz küresi, normaldeki hareket şeklini değiştirir ve “çift görme” denen durum ortaya çıkar. Çift görmenin cinsine göre, felçli kas veya sinirlerin hangileri olduğu anlaşılabilir. Şiddetli felçlerde, göz kürelerinin eşit olmayan şekilde hareket ettikleri görülür. Felci en iyi görmenin yöntemi, gözleri, felçli kasın normalde hareket ettiği yöne yöneltmektir. Göz kürelerinin birlikte hareketi beyinde sağlanır. Göz küresinin yapısı: Göz küresinin en dış tabakası, opak (saydamsız), kuvvetli bağdokusu tabakası olup, önde kornea (saydam tabaka) ile devamlıdır ve sklera (sert tabaka) adını alır. Kornea’nın kavisi, sklera’nınkinden fazladır ve bundan ötürü kornea, biraz çıkıntılıdır. Sklera tabakasının içinde, pigmentli (boya maddeli) bir tabaka bulunur. Bu tabaka, arkada koroid’i veya uvea’yı (damar tabaka), önde de kirpiksi cisim ve iris’i yapar. Pigmentli tabakanın içinden birçok kan damarı geçer. En içteki tabaka retina (ağ tabaka) olup, görme sinirinin uzantısıdır. Retina’nın yapısı karışıktır: Aslında, sinir lifleri, bu liflerin retina sinir hücreleriyle bağlantılarının yaptığı ağsı yapılar, koni ve çubuk hücrelerinden oluşur. Koni ve çubuklar, ışığa duyarlı olan alıcılardır, fakat ışığın bu hücrelere erişmeden retina’ya ilişkin diğer yapılardan geçmesi gereklidir. Göz küresinin en büyük bölümünü, saydam bir pelte kıvamında olan camsı cisim doldurur. Camsı cismin önünde, onu gözün ön kısmından ayıran göz merceği bulunur. Mercek, pigment tabakasının bir bölümü olan ve içinde kas lifleri bulunduran kirpiksi cisme aşıcı bağıyla bağlıdır. Merceğin önünde, içinde kas liflerinin bulunduğu ve pigmentli olan iris vardır. İris’in önünde ise, ışığı geçiren saydam bir tabaka olan sklera’yla devamlı bulunan kornea (saydam tabaka) bulunur. Merceğin önünde bulunan göz küresi bölgesi, su yoğunluğuna yakın bir sıvı ile doludur. Görevi: Retina’nın koni ve çubukları, ışığa duyarlı hücrelerdir. Çubuklarda bulunan rodopsin adlı pigment, ışıkta solar. Bu renk maddesinin yapısında bir protein ve A vitamini vardır; bundan ötürü, alacakaranlıkta görebilmek için A vitamini gereklidir. Çubuklar, tek renkli görmede etkilidir (çubukların varlığıyla şekil görülür, renk görülmez). Koniler ise, renk görmeye yarar (bkz. Renk Körlüğü). Mercek, görülen cisimlerin görüntülerini retina üzerine düşürür; saydamdır ve arka kavisi ön kavisinden fazladır. Merceği tutan, aşıcı bağdır ve kirpiksi cismin kası kasıldığında, gevşeyip, merceğin yuvarlaklaşmasını sağlar (merceğin ön ve arka yüzeyleri arası uzaklık artar) ve yakındaki cisimlerin görüntüleri retina üzerine düşebilir. Kişi yaşlandıkça, mercek esnekliğini kaybeder ve yakın cisimlerin görüntülerini retina üzerine düşürmek güçleşir. Retina’da, diğer bölgelerinden farklı iki özel yer bulunur: 1. Fovea denen noktada retina çok incedir ve burada ışık doğrudan duyarlı konilerin üstüne düşer (fovea’da hiç çubuk yoktur); 2. Optik disk denen yerde, görme sinirinin lifleri göz küresinden ayrılır ve burada ne koni, ne de çubuk bulunur. Merceğin düşürdüğü görüntünün merkezi normalde fovea üzerine gelir; optik disk ise, “kör nokta”yı yapar. Merceğin ve göz küresinin şekilleri, kırma hataları oluşturabilir. Mercek yüzeyleri küresel değilse, astigmatizm (bkz.) ortaya çıkar; merceğin düşürdüğü görüntü, retina’nın önüne gelirse, (ya mercek fazla kırmakta veya göz küresi ön-arka ekseni normalden uzun olmaktadır) miyopi (bkz.) (uzağı görememe hali) belirir; bunun tersi varsa, yani mercek yeteri kadar kırama-makta veya göz küresi ön-arka ekseni çok kısaysa, hipermetropi (bkz. (yakını görememek) ortaya çıkar. Bu hatalar, gözlüklerle düzeltilir. Göze giren ışık miktarı iris tarafından ayarlanır. İris kasılınca, gözbebeği ufalır. İris kasları, otonom sinir sistemince (bkz. Sinir Sistemi) sinirlendirilir, istemli hareket edemez ve refleks yolla kasılıp gevşer: Sempatik sistem, gözbebeğini genişletir, parasempatik ise daraltır. Retina’ya kuvvetli ışık düştüğünde, gözbebeği, kasılarak giren ışık miktarını azaltır, buna karşılık, karanlıkta gözbebeği genişler. Gözbebeği hareketlerini kolayca görmek mümkündür: Aynanın önünde durup göze el lambası tutulursa, iki gözbebeği de kasılır. Gözbebeğinin ışığa reaksiyonu, görme sinirinin merkez sinir sisteminde, beyin sapındaki bağlantılarına ve okülo-motor sinirle göz gangliyonunun sağIamlığına bağlıdır. Optik sinir lifleri, re-tina’da uyarılan uyartıları optik çaprazdan geçirerek beyine taşırlar. Optik çaprazda, sinir liflerinin yarısı çaprazlaşıp, taraf değiştirir ve böylelikle sağ tarafta çevrenin dış bölümünü gören lifler (sağ gözün burun tarafı ve sol gözün şakak tarafı lifleri) beynin sol tarafından ve soldaki cisimlerin görüntülerini taşıyan lifler de beynin sağ tarafından gider. Bu lifler, orta beyinde sinir hücreleriyle bağlantı yapar ve uyarımlar, görme kortek-sinde (beyin kabuğunun arka bölümündeki görme alanında) sonlanır. Koni ve çubuklardan gelen uyarmalar, bu hücreleri optik sinir liflerine bağlayan gan-gliyon hücrelerince birleştirilir. Beyin yarı kürelerinde, görme olayı ayrıntılarıyla incelenir, fakat cisimleri tanıma gerçeği henüz tam aydınlatılamamıştır (bkz. Perimetri, Stereoskopik Görmek, Renk Körlüğü, Körlük). Göz hastalıkları, ilgili başlıklar altında incelenmiştir: Glokom, Katarakt, Konjunktivit, Trahom gibi. Yaralanmalar: Göz yaralanmaları ve göze yabancı cisim kaçması çok dikkatli tedavi gerektirir. Adi toz, gözü kırpmakla giderilebilir. Bu yapılmadığı zaman, üst gözkapağı, dışarı, aşağı, alt gözkapağının üzerine doğru çekilmelidir. Şimdi, üst gözkapağı serbest bırakılınca, toz alt kapağın kenarına yapışmış olabilir. Bazen, hastanın kuvvetle sümkür-mesi veya temiz bir mendil kenarıyla da göze kaçan cisim çıkartılabilir. Bütün önlemler sonuçsuz kalırsa, doktora başvurulmalıdır, çünkü yabancı cisim, kornea içine gömülebilir. Göz yaralanmaları da doktor muayenesini gerektirir. Göz morarması hallerinde (gözkapakla-rı ve göz çevresi gevşek dokusu çürümüştür), soğuk kompres uygulaması etkilidir. Kafanın herhangi bir yerine gelen darbe sonucu göz çevresi moranrsa, bu durum önemsenmeli ve hemen doktora başvurulmalıdır
Henüz yorum yapılmamış.