HOŞA GİTME SANATI
Sanatçılara konu olan, erkeklerin ilgisini çekmenin etkili bir silahı sayılan, annelik görevinin yapılmasını sağlayan kadın göğsü, kadın vücudunun en nazik bir kısmı olduğu gibi kadınlar için çeşitli sorunlara yol açan kaynaklarından biri de sayılabilir.Ta en eski çağlardan beri kadın göğüslerine daima önem verilmiştir. Havva ile Adem’den beri tarihi şöyle bir gözden geçirirsek, kadınların göğüslerini bazen büyük bir gururla gösterdiklerini, bazen de sakladıklarını görürüz. Erkekler ise bu değişikliklere genellikle karşı çıkmamışlardır. Tarih öncesi devirlerde yapılmış küçük heykeller de, onbinlerce yıl önce mağara duvarlarına yapılmış resim ler de, kalçaları, göğüsleri ve karınları aşırı bir biçimde gelişmiş kadınları konu edinirler. O devirlerde bir kadının güzel sayılması için iyice şişman olması, dişilik ve aynı zamanda bereket sembolü olan iki iri göğse sahip olması gerektiği anlaşılmaktadır. Kadının dış görünüşü çağlar boyunca değişiklik göstererek gitgide incelmiştir. Mısır, Suriye, Mezopotamya gibi Orta Doğu ülkelerinde yaşamış olan güzel kadınların ufak ve dik göğüsleri vardı. Bu kadınlar göğsü ezmeden dik tutan ince bir kumaş şeridinden oluşan sutyen ler takarlardı. Bu sutyenin bağlanması büyük ustahk isterdi. Mısırlı kadınlar göğüslerini şeffaf ve incecik kumaşlar altından gösteren elbiseler giyerlerdi. Cirit modası çok daha değişikti. Elbisele rin etekleri yerlerde sürünür ve kollar uzun olurdu; buna karşılık çember biçiminde yarı sert göğüslükler, göğüslerin dik fakat tamamen açıkta kalmasını sağlardı. Kadınların modaya uygun giyinmeleri o tarihlerde de geçerli bir kuraldı. O devirlerin kadınları moda kurallarına uyarak her fırsatta çıplak göğüslerini gösterirlerdi. Günümüze dek hiç bozulmadan ulanmış olan resim veheykelleri incelersek, Giritli kadınların oldukça iri, dik ve çok yuvarlak göğüsleri olduğunu görürüz. Yunanistan da ve Roma İmparatorluğunda soylu kadınlar, uzun giysiler ve kolsuz mantolar giyerek göğüslerini saklarlardı. Bununla beraber giysilerinin plileri altından göğüslerinin belli olmasını sağlamak için sutyen takarlardı. Hafif meşrep kadınlar ise giyimleriyle erkeklerin dikkatini çekmeyi amaçlarlardı.Ortaçağda, kadınların giyimi de o çağın anlayışına uyarak değişti. “İnsanda günah işleme isteği doğuran ve insanı yolundan çıkarmak için şeytan tarafından yaratıldığı” ileri sürülen kadın göğsü, oldukça kapalı, yakalı giysiler altında saklandı. Bununla birlikte bu ku rala uymayan kadınların da bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kural dışı durumların gerçekten var olduğunu, Hollandalı ressamların resimlerini ve Fransız minyatürlerini inceleyerek görebiliriz. Bu resimlerdeki bazı kadınların, gerçekten güzel göğüslerini açmış olduklarını görürüz.Rönesans devri göğüsler konusunda da gerçek bu venilik getirdi. Hangi yaşta olursa olsun bütün kadınlar
yakalan cömertçe açık bırakan giysiler giyerek göğüslerini değerlendirmeğe başladılar. Bu devirde yapılan portrelerden, kadınların göğüslerine büyük bir özen gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu dönem kadınları göğüslerini dik ve canlı olarak korumak için, çeşit çeşit reçeteler bilir ve uygularlardı; hatta daha güzel göstermek için, göğüslerine boya sürdükleri de olurdu. Rönesanstan sonra, dört yüzyıl boyunca göğüs önemini yitirmedi. Kadınlar perukalar takarak, kat kat etekler giyerek süsleniyorlardı; ama gene de bunlar yeterli olmuyor ve kendi cinslerine özgü bir güzellik olan göğüslerini de açarak daha ilgi çekici olmaya çalışıyorlardı, ispanyol modasına uyarak insanı boğacak gibi dik ve yüksek yakalı, ama göğüs kısmı aşırı derecede açık giysiler giyen kadınlar, göğüslerinin göze çarpmasını sağlamak için, omuzlarını geriyedoğru atarak yürüyorlardı. Fransız devrimiyle beraber, kadınlar da özgürlüklerden yararlanmak istediler. Giysilerinin göğüs kısmını ince tüllerle örterek eski modaya döndüler. Günümüzde etek boylarının uzayıp kısalarak sık sık değişmesi gibi, o zamanlar da yakalar birkaç santim birden açılıp kapanarak değişiklikler gösteriyordu. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, genç kızlar modaya uymak için göğüslerinin bir kısmını açıkta bırakan giysiler giymeyi akıllarının ucundan geçirmezlerdi; buna karşılık kollarını ve omuzlarını göstermekte sakınca görmüyorlardı. Daha olgun kadınlar ise ayni düşüncede değildiler. Bunlar göğüslerini örtmedikleri gibi, yirminci yüzyılın ilk yıllarında göğüslerini, kalça.ve bel oyuklarını açık bırakan giysiler giymeye başladılar. 1920 yıllarında ufak göğüs modası yayılınca, göğüslerin de kaderi değişti. İç çamaşır yapımcıları bu moda gereğine uyarak göğüsleri son derece sıkar sutyenler yaptılar. Ama İkinci Dünya Savaşından sonra göğüsler bunun öcünü aldılar. Gerçekten de İkinci Dünya Savaşından sonra gelişen “pinap” modası iri göğüslere öncelik tanıyordu. Günümüzde kadınlar, göğsün büyüklüğünün değil, diriliğinin, canlılığının ve özellikle vücudun diğer kısımlarıyle uyumlu olmasının önemli olduğunu anlamış görünmektedirler. Güzel göğüslere sahip olmak isteyen kadınların büyük bir sabırla özel bir bakım uygulamaları gerekir.
Henüz yorum yapılmamış.