İNSAN
İNSAN (Dünyadaki yeri). Dünyadaki bütün canlılardan farklı bir yapısı olan insan veya biyolojideki tanımlamasıyla homo sapiens’dir. İnsanları hayvanlardan bu denli farklı kılan özellikler nelerdir? Kuşkusuz beynimiz öteki hayvanlara oranla çok üstündür ve bu üstünlük bizi gezegenimizin egemen canlısı yapmaktadır. Fiziksel özelliklerimizin çoğu, yalnız insana özgü değildir. Ama insanoğlunda bunlar bir araya gelerek beynin işlevlerini tamamlayıcı ve hiçbir canlıda görülmeyen fiziksel yetenekler sağlarlar.İnsanoğlunun ve ona en yakın canlıların özellikleri şunlardır:
1. Yapılabilecek belirli bir işlevle sınırlanmamış çok oynak bir kol, bacak sistemi.
2. Çok hareketli parmaklar.
3. Bir şeyi tutmamıza yardım eden tırnaklar.
4. Kısa bir burun ve dolayısıyla koklama duygusunun azalması.
5. Gözlerin kafanın ön kısmında oluşunun yarattığı iyi bir görüş.
6. Hem sebze, hem de et yemeğe uygun dişler.
7. Bir doğumda çok az sayıda yavru, uzun bir gebelik süresi ve yavruların bakım gereksinmesinin çok uzun bir süre sürmesi.
Biyoloji yönünden insanoğlu küçük bir çocuktur. İnsan diye tanımlanabilen canlılara yeryüzünde en çok 2 milyon yıl kadar önce rastlanmaktadır. Mağaralarda resimler çizen ilkel insanlar ise sadece bizden 2000 nesil kadar önce yaşamışlardır. Bu bize uzun bir süre gibi gelebilir. Ne var ki 155 milyon yıl önce dünyamızda dinazorların egemen olduğunu ve günümüzdeki bazı sürüngenlerin 300 milyon yıl önce yaşayan atalarına benzediğini düşünürsek, insanoğlunun yeryüzünde varlığının jeoloji tarihinde çok kısa bir süre olduğunu anlarız.
Kopuk zincir
Bazı memelilerin nasıl geliştiğini geniş ayrıntılarıyla biliyoruz. Örneğin atların, atalarından günümüzün atını oluşturana kadar geçirdiği evrimi kanıtlayan hemen hemen eksiksiz bir fosil zinciri vardır. İnsanın atalarına ilişkin, bulunmuş bütün fosiller 1500 parça kadar kemik ve diştir ve iki çantayı ancak doldurur. İlk insanlar, dünyanın hiçbir yerinde bol iz bırakacak ölçüde çoğalmamışlardı. Bulguların azlığı nedeniyle, insanın gelişmesiyle ilgili elimizdeki bilgiler, eksiksiz, tam bir kayıt sağlamamaktadır. Bazı bulguların yaşının kuşkulu olmasına ve insan türünün bilinenden çok daha önce ortaya çıkmış olma olasılığına rağmen, evrim doğrultumuz oldukça belirgindir.
İnsanoğlunun evrim sürecinin, bugün hâlâ Malezya ve İndonezya’da soylarını sürdüren soreks benzeri bir hayvandan başladığı sanılmaktadır. Bunlardan maymun benzeri yaratıklar gelişmiş; maymunlar, kuyruksuz maymunlar ve insanın atası da bu canlılardan evrimleşmiş-tir. Bazı paleontoloji (eski varlık bilim) bilginleri insanı ortaya çıkaran son gelişmenin, son yıllarda pek çok fosil bulunan Afrika’da olduğuna inanmaktadırlar. Tanzanya’daki Olduvai Geçidi’nde ve Rudolf Gölü yakınlarında 1,2 metre boyunda, bizimkinin yarısı büyüklüğünde beyni, bize benzer elleri olan ve 2,5 milyon yıl önce yaşamış Homo habilis kalıntıları bulunmuştur. Karışma ve yeni türler Evrimin sürekli, fakat oldukça yavaş bir değişme olması nedeniyle bir tür zamanla fark edilmeden başka bir türe karışmaktadır. Parça biçimindeki kalıntılardan bu karışmayı kesin olarak ayırt etmek nadiren mümkündür. Australopi-tek diye adlandırılan eski fosiller, insandan çok kuyruksuz maymunlara benzemektedir. Öne doğru, daha insan benzeri yaratıklara gelindiğinde 1 milyon yıl kadar önce ortaya çıkan ve kalıntıları Uzakdoğu’da bulunan Homo erektüs’e rastlıyoruz. Bir insan türü de evrimle-şirken yokolan Neandertal insan’dır. Bu canlının güçlü bir yapısı, çıkık bir çenesi, geriye yatık alnı ve ileri fırlamış kaş kemikleri vardı. Doğrudan atamız olmayan bu insan, belki de Modern İnsan olan Homo sapiens tarafından ortadan kaldırılmıştır. Neandertal insan’m bizden büyük olan beyninin onu kurtarmaya yetmemesi dikkati çekicidir.
Fiziksel benzerimiz olan insanın ortaya çıkması bizim hemen dünyaya egemen olmamızı sağlayamamıştır. Binlerce yıl sonra oluşan nüfus patlaması sonunda insanoğlunun egemenliği perçinlen-miştir.
Henüz yorum yapılmamış.