Makyaj
İnsanların güzeli, ham haldeki bir şeyde aradıkları ve buldukları enderdir. Hemen her şeye, her zaman, mutlaka kendilerinden bir şeyler katmışlar, eklemişler, çıkartmışlar, değiştirmişler, hemen hiçbir şeyi ilk haliyle, doğal haliyle bırakmamışlardır. Bir anlamda bu “ham maddeyi” (ister insan vücudunun bütünü, isterse bir parçası olsun ya da başka bir şey olsun) kafalarındaki güzellik anlayışına göre yeniden biçimlemek demektir.
Makyaj bu tutumun en temel uygulamalarından biridir. Hemen herkes sinema ve tiyatroda gördüklerinden makyajın gücünü yani genci yaşlı, yaşlıyı genç, erkeği kadın, kadını erkek görünümüne sokma yeteneğini bilir. İyi yapılmış bir makyaj gerçekten de sırasında, kişinin elinde “güçlü bir silah” rolü oynayabilmektedir. “Güzelleşmesini bilen” bir kadının insanlarla ilişkisinin daha rahat, daha kolay olduğu bir gerçektir. Bu kolaylığın, yalnızca makyaj sayesinde güzelleşmesini bilmiş kadını görenlerin “etkilenmesi”nden değil, aynı zamanda, güzelleştiğinin bilinci içindeki kadının kazandığı kendine güven ve iç rahatlığından da ileri geldiği ve makyajın hem “yapan kişi” hem de “çevresi” üzerinde ikili bir olumlu etkisi oluduğunu teslim etmek gerekir. Saçı başı dağınık, benzi soluk, dudakları uçuk bir kadının sağlıksız ve yorgun görünümünün başkaları üzerinde bırakacağı etki ile aslında yorgun ve rahatsız bile olsa bu durumu makyajla örtebilen ve çevresine dinç, canlı bir izlenim yayabilen bir kadının etkisi elbetteki birincinin yararına olmayacaktır. Dahası bizzat o kadın bakımsızlığından olumsuz etkilenecek, hiç gereği yokken bile keyifsiz, sönük, huzursuz hatta hırçın bir ruh hali içine düşecektir.
Buraya dek makyajdan kadınlarla ilgili olarak söz ettik. Gerçekten de makyaj öncelikle ve esas olarak kadınlara ilişkin bir uğraş olmakla bilikte, erkeklerden büsbütün kopuk ve “erkekliğe sığmaz” bir şey değildir. Aslında erkekler de kadınlarla aynı ölçü ve biçimde olmasa bile “makyaj” yaparlar.
Saçları temiz, düzgün kesilmiş bir baş ve traşlı bir yüzün, (bakımlı bir sakal ve/ ya da bıyık “traşsızlık” değildir elbette. Kişinin kendisi ve çevresi üzerindeki etkisi de saçı-sakalı birbirine karışmış birinin bırakacağı izlenimle ters orantılıdır. Yani kadınlar için geçerli olan kural erkekler için de gerçerlidir. Erkekler için saçlarını ille de “berberde yaptırmak,” şart olmayabilir; ama saç ve sakalının, bıyığının düzgünlüğüne özen göstermek, gerekiyorsa boyatmak, burnun üstünde ve kulaklarda kıllar varsa bunları almak da erkeklerin makyajıdır. Üstelik kadınlarınki kadar da uzun, ayrıntılı ve zahmetli değildir!
Makyajsız, saf bir güzellik ancak çocuklukta olabilecek bir şeydir, Ergenlikle birlikte yüzde beliren sivilceleri gizlemek, ya da uzamaya başlayan sakal ve bıyığı traş etmekle ilk adımları atılmış sayılabilecek makyaj, bundan sonra bütün bir ömür boyu yaşa ve olanaklara göre değişecek ölçü ve biçimlerde sürecek bir uğraştır. Kişinin bu işi bilinçle ve gereken önemi vererek, özeni göstererek yapması yalnızca evinde, işyerinde, ziyarette ya da herhangi bir topluluk içinde birarada olacağı kimselere karşı değil, aynı zamanda bizzat kendi benliğine karşı da bir “uygarlık görevi” olarak ele alması gereken bir uğraştır.
İnsanın yalnızca kafasının dış görünüşü ile ilgilenmesi nasıl bir hata ise, salt kafasının içine önem verip, dış görünümünü boşlaması da benzeri bir eksikliktir. Günümüzün aydın insanı kendini çok yönlü olarak geliştiren kişi olduğuna göre, makyaj (ne özellikle kadınlar açısından) salt modanın ya da reklamların deli rüzgarına başıboş teslim edilecek bir şeydir, ne de (özellikle erkekler açısından) “makyaj de neymiş” diye dudak bükülecek bir şey. Önemli (ve yararlı olan) makyajı bilinçle yapmaktır. “Makyaj bilinci” diyebileceğimiz şey de makyaj yaparken nelerin hedef alındığından hangi malzemelerin ne için, ne kadar kullanılacağının bilinmesine dek uzanan bir dizi bilgiyi kapsar.
Doğru makyaj nasıl yapılır?
Yüzünüze pürüzsüzlük veren fondöten, yüzünüze makyaj yapmaya hazır hale getiri. Bu sebeple, düzgün görünümlü bir cilt ve makyajda olumlu bir netice için fondöten seçimi gerçekten çok önemlidir. , Cildinizin tipine ve rengine uygun fontoten seçmelisiniz. Cilt renginizden biraz daha açık bir fondöten rengi tercih etmek dikkat etmeniz gereken en önemli noktadır.
Fondöten uygulamalarında her zaman dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, fondötenin temiz ve nemlendirilmiş cilde yapılması. Kompakt fondöten haricinde bütün fondötenleri yüzünüze sürerken parmak uçlarının kullanılması şart. Elin ısısı fondötenin akıcılığını yükselttiği için hem cilde yedirmek daha kolaydır, hem de dayanıklılığı artar. En önemlisi makyajın daha doğal bir görünüm almasını sağlar.
Fondöteni alın ve alnınıza, burnunuza, yanaklarınıza ve çenenize parmak uçlarınızla sürün. İlk etapta az miktarla başlayın, daha sonra gerekirse artırın. Makyaj esnasında fondötenin çok fazla kullanılması, sürülmeyi zorlaştıracağı gibi maske etkisine de neden olur. Cildinize parmaklarınızla basınç yaparak, ortadan kenarlara doğru bütün yüzünüze yayın. Boyun ve kulaklara doğru rengi iyice yedirin. Yüzde renk bütünlüğü sağlamak amacıyla göz kapaklarınızın üzerine ve gözün alt kısmına da sürün. Profesyonel bir netice istiyorsanız, nemli bir sünger aracılığı ile yüzün dışına doğru fondötenin üzerinden geçin. Başka uygulamalara geçmeden önce fondötenin derinize iyice oturması için biraz bekleyin. Fondöteni yeni sürmenize karşın sivilce ya da göz altı halkaları tam olarak kapanmamış olabilir. Kapatıcı concealer ile bu hataları düzeltin.
Henüz yorum yapılmamış.