NÜFUS
NÜFUS. Dünya nüfusu, geçmiş yıllarda görülmeyen bir hızla artmakta ve her geçen yıl bu artış hızı biraz daha fazlalaşmaktadır. Bu durumun birkaç önemli sonucu vardır:
1. Bilimin ilerlemesiyle sağlanabilecek olan daha iyi sağlık, beslenme koşulları ve daha yüksek yaşam standartı, bu artış yüzünden sağlanamamaktadır.
2. Nüfus artışı, savaşların başlıca neden-lerindendir. Örneğin, Çin-Japon savaşının asıl nedeni, çok kalabalıklaşmış olan Japon adalarında oturamayanların bir çeşit tepkisiydi).
3. Julian Huxley’in sözleriyle, “İnsan, nesnesel gereksinmelerinden öteye, güzelliğe, dinlenmeye, eğlenmeye gereksinim duyar. Aşırı fazlalıkta bir nüfus, bunların tümünü silip süpürmektedir Çok hızlı nüfus artışı sonucu oluşan büyük kentlerde, ilkel yaşam amaçları dahi gözetilememektedir. Dünyanın daha az kalabalık bölgeleri de gittikçe artmaktadır. Ormanlar kesilmekte, dağlar, hidro^ elektrik projelerinden doğan nedenlerle yıkılmakta, geniş doğa güzelliklerinin görülebileceği yerlere turist kampları kurulmakta, tarlalar, geniş araziler, yol, uçak alanı yapımı için yontulmaktadır”. Bir buçuk yüzyıl önce, Thomas Mal-thus adlı bir din adamı, nüfus artışının daima var olan yiyecek kaynaklarının üstünde olduğuna işaret etmiş ve bu gidişle, gelecekte yaygın fakirlik ve açlığın belirmesinin kaçınılmazlığını anlatmaya çalışmıştı. Daha bilimsel bir deyimle, nüfus, geometrik bir ilerlemeyle artarken, besin kaynaklarının artışı, aritmetik bir programlamaya dayanmaktadır. Ondoku-zuncu yüzyıl sonuyla, yirminci yüzyılın başında, bu özelliğin yan doğru olduğu gösterilmişti; çünkü o devirde, yiyecek üretimi, aritmetik programlamadan fazla bir hızla artmaktaydı. Günümüzdeyse, bu artış hızının bir sının olduğu ve Mal-thus’un aslında gerçeği söylediği anlaşılmıştır. Dünya yüzündeki nüfus, başlangıçta çok yavaş artmış, günümüzdeyse bu fazlalaşma, “patlayıcı” sıfatıyla anlatılmaya başlanmıştır. Her büyük nüfus artışı, bellibaşlı yeni bir buluşu izlemiştir. Avcılıktan tarımsal ekonomiye geçmeden önce, M.Ö. 6000 yıllarında, dünya nüfusu 22 milyon kadardı. Her teknolojik devrimi —ilk kentlerin kurulması, insanın su ve rüzgârdan işgücü yönünden yararlanabilmesi, büyük Endüstri Devrimi ve günümüzdeki tıp tekniklerinin ilerlemesi— yeni bir nüfus patlaması izlemiştir. Shakespeare çağında 500 milyon olan dünya nüfusu, ondokuzuncu yüzyıl ortasında 1 milyar, 1920 yılların-daysa 2 milyarı bulmuştur. Diğer bir deyimle, 1650-1920 arası, dünya nüfusu iki kere iki misline çıkmıştır. İlk iki misli artış iki yüzyıl sürmüş, ikincisiyse bir yüzyıldan kısa bir sürede gerçekleşmiştir. İlkel toplumlarda ortalama yaşam süresi 30 yıl kadardır ve 1880 yıllarında, A.B.D.’nin oldukça uygar olan Mas-sachusetts eyaletinde, ortalama yaşam uzunluğu 40 yıldı. Günümüzde, teknikte ilerlemiş tüm toplumlarda, bu süre 70 yıldır. II. Dünya Savaşı’ndan bu yana geçen kısa süre içinde, Seylan’da modern tıp ve sosyal yardımın yerleşmesi, özellikle sıtmanın ilaçla tedavisi ve D.D. T.’nin kullanılması sonucu, ölüm oranı yarıya inmiştir. Buna karşılık, doğum oranı değişmemiş olduğundan, nüfusun her 25 yılda bir, iki mislinden fazla artacağı hesaplanmaktadır. Ölüm oranlarının azaldığı, Hindistan, Malaya, Tayland gibi ülkelerde de aynı durum söz konusudur.
En kalabalık ailelere, dünyanın en fakir ve ilkel bölgelerinde rastlanmaktadır. Avrupalı bir ailenin ortalama çocuk sayısı 2-3 iken, bu sayı Asya’da 6-8 olmaktadır. Teknikte ilerlemiş ülkelerde görülen çocuk sayısındaki azalmanın nedenleri, endüstrileşme ve okur yazar kitlesinin artışıdır. Tarım ülkelerinde, fazla çocuk sayısının cahillikle ilişkisi olmakla beraber, bu çocukların ekonomik yaşamda önemli faktör sayılmalarının, çok ufak yaşlardan itibaren toprakta çalıştırıldıklarının da bir gerçek olduğu muhakkaktır. Buna karşılık, endüstri ülkelerinde, çocuklar 15 yaşına gelmeden işe yaramamakta, tersine ailede ekonomik zorluk kaynağı olmakta ve bundan ötürü aileler de ufalmaktadır. Endüstrileşmenin, buna rağmen, yakın gelecekte nüfus artışını önemli bir şekilde etkilemesi beklenemez. Bugünkü artış hızına göre, iki yüzyıldan kısa bir zaman sonra, Seylan’ın nüfusunda günümüzdekinden 64 misli fazla bir artış olacaktır.
Bugünkü nüfus artışının temel nedeni, doğum kontrolü uygulamaksızın, ölümlerin kontrol altına alınmış olmasıdır. Bundan ötürü, doğum kontrolü uygulanmasının gerekli olduğu ileri sürülmektedir.
Henüz yorum yapılmamış.