PSİKOTERAPİ
Depresyon tanısının konmadığı ve tedavinin olmadığı yıllar öncesinde insanlar kendi sıkıntılarını, korkularını, başa çıkamadığı olayları başkalarına açarak rahatlama ve teselliye kavuşma yolunu bulmuşlardı. Günümüzde de sıkıntıları anlatmak, stresi azaltmak, korkularla baş edebilmek için güvenilen birisi ile konuşmak ve danışmanlık almak dep resyon tedavisinin önemli bir parçasıdır.Depresyon tedavisi için yapılan bu görüşmeler bir ruh sağlığı uzmanı tarafından yapılmaktadır. Danışmanlık ve psikoterapi terimleri çoğunlukla, tedavinin bu kısmını tanımlamak için kullanılmaktadır. Özel bir tedavi türünü tanımlamazlar, bir grup uygulama için genel isimlerdir. Daha doğrusu karşılıklı konuşmak yardım almak için kullanılan terimlerdir. Halk arasında “konuşma terapisi” olarak da adlandırılmaktadır. Birbirinden farklı yapıda ve farklı etki biçimli ilaçlar olduğu gibi birbirinden farklı yöntemler ve hedefler içeren danışmanlık ve psikoterapi uygulamaları da vardır.Psikoterapi zaman zaman kavram karışıklığına yol açan bir terim olarak düşünülebilir. Bunun temel sebepleri kişilerin psikoterapi süreci hakkında bilgi sahibi olmamasıdır. Destek almak için ruh sağlığı uzmanına başvuran bir çok kişi tavsiye, öneri ve sanki ilaç reçetesi gibi bir “yapılacaklar listesi” bekler. Psikoterapi bu ihtiyaçlara cevap vermez. Psikoterapi, bir ruhsal bozukluğun tedavi süresince, dinlemeyi, konuşmayı, duygu ve düşüncelerin ele alınmasını ve davranışların değiştirilmesini içerir. Psikoterapi tedavisinde psikoterapist uygulamayı her bireyin o anki ihtiyaçlarına göre biçimlendirecektir.
Psikoterapi türleri : Bütün psikoterapiler, bir ruh sağlığı uzmanı tarafından uygulandığında sizin içinde bulunduğunuz durumu iyileştirmeye yarar. Farklı tür psikoterapiler farklı hedeflere yöneliktir. Bazıları, depresyon oluşumu ile ilişkilendirilen sağlıksız düşünce ve davranışları tanıma ve onların yerine sağlıklı düşünce ve davranışlar geliştirmenize yardımcı olmayı hedefler. Bazıları ise sevilen birinin kaybı, evlilik çatışmaları, beklenmedik maddi kayıplar gibi âni kriz durumları ile başa çıkmanıza yardımcıdır. Diğer bazıları ise stresin, anksiyetenin veya depresyonu tetikleyebilecek sorun yaratıcı davranış kalıplarının altında yatan nedenleri açıklamaya yöneliktir. Bu yönüyle çeşitli psikoterapi türleri mevcuttur. Şimdi bunlara birlikte göz atalım.
1. Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilisel davranışçı terapi düşüncelerimizin hayatımızı etkilediğini ifade eder. Bu terapiye göre karamsar düşünceler ve olumsuz yaşam olayları depresyonun oluşumuna zemin hazırlar. Bu teoriye göre depresyon sıklıkla aşağıdaki öğeleri içerir.
– Kendine yönelik olumsuz bakış, kendini değersiz, yetersiz, kusurlu görme ve sevilmeye layık olmadığını düşünme
– Çevresine karşı olumsuz bakış, çevresindeki kişileri destek olmayan, aşırı istekleri olan kimseler olarak görme
– Geleceğe yönelik olumsuz bakış, gelecekten umutsuzluk
– Sağlıksız, kalıplaşmış düşünceler üretmek.
Depresyondayken hayata bakış açımız tamamıyla olumsuzdur. Kendimizi iyi hissettiğimiz zamanlardaki ufak tefek sorunlar depresyondayken koca bir “sorun dağı” olarak karşımıza çıkar. Bu sorunlar da çözülemez ağır yükler olarak hayatımızı engeller. Hayata bakış açımızı olumsuz hale getiren engellerin farkına varmak, bunları düzeltmek için atacağımız ilk adımdır. Bu engeller şunlardır; Aşın Genelleme
Kişinin tek bir hata , olumsuz davranış ya da başarısızlığa bakarak bunu ge-nelleştirmesidir.
Aşırı genelleme, başınıza bir kez,hoş olmayan bir olay geldiği için, bunun her zaman böyle olacağını düşünmek ve bu nedenle kendinizi kötü hissetmek anlamındadır. Örneğin, işinde yanlış fatura kestiği için kendini beceriksiz, işe yaramayan, başarısız diye etiketleyen bir bayan 1 2 yıllık iş hayatında ilk defa başına gelen bu olayı aşırı genelleyerek bir daha asla doğru düzgün iş yapamayacağından yakınıyordu.
Gitar kursuna başlayan ve henüz üçüncü dersi olan bir genç “bir türlü öğrenemiyorum, herhalde ben hiçbir zaman gitar çalamayacağım” deyip kolaylıkla kendine haksızlık ediyordu. Buna benzer olarak bir ev hanımı “hayatımdaki her şey olumsuz gidiyor, daha geçen gün misafirler gelecek diye bir şeyler hazırlamaya kalkıştım. Önce kabartma tozunu unuttuğumu fark ettim, onu hallettikten sonra da pişirirken tüp bitti. Tüm aksilikler beni buluyor” diyerek karamsar bir tablo çiziyordu.Eğer siz de kendinize “beceriksiz”, “işe yaramayan”, “umutsuz” gibi etiketleri kolaylıkla takıyorsanız, tek bir hata ya da başarısızlığınızı genelliyorsunuz demektir.
Henüz yorum yapılmamış.