Sağlık Sözlüğü

GÖZLÜK. Gözde, gözlük kullanılmasını gerektiren dört çeşit kırılma bozukluğu vardır: Miyopi (uzağı görememek), hi-permetropi (yakını görememek), astig­matizm ve presbiyopi. Miyopi'nin (bkz.) nedeni, gözün ışınları çok fazla kırması sonucu, görülen cismin görüntüsünün re­tina önünde olan bir odak noktasında oluşmasıdır: Bunun sonucu, bulanık gö­rülür. Miyopi, genellikle okul çocuğun­da görülen bir göz bozukluğudur;...
GÖZ BOŞLUĞU (Orbita). İçinde gözün yerleşmiş olduğu kafatası girintisi nea kenarı arasındaki açıda bulunan ve Schlemm kanalı yoluyla toplardamarla­ra uzanan ince kanallara akar. Bu ka­nalların tıkanması, ya da sıvı salgısının aşırı olduğu hallerde, göz küresi içi ba­sınç yükselir. Belirtileri: Akut baş ağrısı, hasta taraftaki şiddetli ağrıya bazen eşlik eden bulantı, kusma...
GÖZ. Gözler, görme organıdır; yakla­şık olarak 2,5 cm. çapında olup, kafa­tasındaki göz çukuru içinde bulunurlar. Gözleri, yuvalan içinde oynatan, dış okü­ler kaslar (göz çukuru arkasından, göz yuvarlağının üst, alt ve yanlarına yapı­şan dört düz —rektus— kası) ve iki oblik (çapraz) kastır. Alt oblik kas, göz çukuru tabanının iç ön bölümünden,...
(Toraks). Göğüs boşluğunda, kalp ve akciğerler vardır, içinden, ye­mek borusu geçer. Göğüs duvarlarını destekleyen kaburgalar (her iki yanda, 12'şer adettir), arkada omurgaya ve ön­de üst 7'si de, göğüs kemiğine bağlıdır. Kaburgaların arasinda, kaburgalararası kasları, sinirleri, atar ve toplardamarlar vardır. Göğüs duvarını, dışta deri, iç yüzdeyse, parietal plevra kaplar. Göğüs­le karın...
GLOMERÜLONEFRİT Nedeni: Hastalık, genellikle, boğaz, deri veya yanıkların hemolitik strepto­kok enfeksiyonlarını izleyerek ortaya çı­kar. Kızıl ile bu hastalığın ilişkisi oldu­ğu da bilinmektedir. Bu hastalıktaki baş­lıca olay, glomerüllerde oluşan bir an-tijen-antikor reaksiyonu sonucu, glome-rül fonksiyonunun bozulması ve tuz, su, azotlu maddelerin vücuttan atılmaması, dolayısıyla da, kan dolaşımındaki yükün artıp, ödem (kol...
GLİYOM. Sinir sistemi kaynaklı, beyin veya omurilik tümörüdür. Beyni kapla­yan zar kaynaklı, meninjiyom ve kan da­marı kaynaklı hemanjiyom tümörlerinin karşıtıdır. Gliyomlar, içinde bulunduk­ları sinir dokusunu kapladıklarından ve böylelikle normal ve tümörlü doku ara­sı sınırın seçilememesinden ötürü, habis kabul edilir. Bunlar, metastazla (bkz.) yayılmaz, fakat ameliyatla çıkarılmala­rı, daima beyin dokusunun bir...
GLİSERİL TRİNİTRAT. Kan damar­larının duvarlarında, kasıldıkları zaman damarı daraltan düz kas vardır. Nitritler-le organik nitratlar, vücuttaki düz kas­ları gevşettiklerinden, kan damarlarının kan akımına karşı direncini azaltırlar. Bu özelliklerinden ötürü, adı geçen mad­deler, angina pectoris (bkz.) tedavisinde kullanılırlar: Burada etkileri iki çeşit olup, hem kalbin koroner atardamarla­rında kan miktarını artırır, hem...
GIRTLAK İLTİHABININ Belirtileri: Kuru, gıdıklayıcı ök­sürük, kısık, kalın ses, boğazda keçe-lenme duygusu ve hafif ateştir. Ses tel­leri, kızarmış ve şişmiştir. Tedavi: Ses telleri dinlendirilmelidir. Genellikle, buhar solumak (inhalasyon) ve ılık bir içki yararlıdır. Sigara içmek, durumu hem kötüleştirebilir, hem de aşırı sigara kulanmak, başlı başına la­renjit nedeni olabilir. GIRTLAK İLTİHABI,...
GIRTLAK (Larinks). Bağlarla destek­lenen ve ilişkin kasların yardımıyla hare­ket eden, oldukça sert bir kıkırdak ça­tıdan yapılmıştır. İç yüzünü kaplayan mukoza, yukarda, boğaz mukozası, aşa­ğıda ise trakea mukozasıyla devamlıdır. Boynun ön yüzünde, erkekte dıştan görünen gırtlak çıkıntısı vardır. Larinks'in başlıca görevi olan konuşmayı, ses tel­leri, larinks boşluğunu daraltıp geniş­lettikçe, oradan geçen...
GIDA ZEHİRLENMESİ. Geçmişte, ne­deni gözetilmeksizin, her çeşit ishali ta­nımlamak için kullanılmış genel bir de­yim olan "gıda zehirlenmesi" gerçekte, GIDA ZEHİRLENMESİ bakterilerle bulaşmış besin maddelerinin neden olduğu barsak hastalıklarına ve­rilen addır. Nedeni: Besin maddelerinin aşağıda sayılan bakterilerle bulaşmış olmasıdır: 1. Stafilokoklar: Besin maddesi içinde çoğalıp, koloniler oluştururlar. Bakteri­nin kendisi zararsız olup, salgıladığı...
GERİYATRİ (Jeriyatri). Yaşlılık hasta­lıkları ve sorunlarıyla uğraşan tıp dalı­dır. Kelimeyi 1909 yılında ilk ortaya atan, New Yorklu Dr. I. L. Nascher' dir. Bu doktor, yaşlılığın kaçınılmaz ka­bul edilmesindense, geciktirilmesi yö­nünde uğraşılması gerektiğini ortaya at­mıştır. II. Dünya Savaşı sonrasına kadar bu sorun ciddiye alınmamış, fakat savaş sonrası, artmış olan yaşlı nüfusun...
Kalıtım biliminde, belirgin bir özelliğin kuşaktan kuşağa geçişini kon­trol eden faktöre verilen addır. Son yıl­larda, bir organizmanın yapı proteinle­rinin durumu ve hücrelerinin yapısının, deoksiribo nükleik asit adlı kimyasal madde aracılığıyla dölden döle aktarıldığı öğrenilmiştir. Buna göre, genin, bu çok uzun spiral şekilli deoksiribo nük-leik asit (D.N.A.) molekülünün, kalıtım­la ilgili bir...
Sayfa başına git