Sağlık Sözlüğü-K

KATARAKT. Gözdeki mercekte, gör­meyi bozan bir donukluğun oluşmasıdır. Nedeni: Çocuklukta, nedeni belirli olmayabilir; annedeki kalsiyum metabo­lizması bozukluğuna —örneğin, parati-roid hastalığına— bağlı olarak belirebil-diği gibi, frengi ya da gebelikte geçiril­miş kızamıkçığı izleyerek ortaya çıkabi­lir. Genellikle, gözdeki diğer bozukluk­lara eşlik eder. İleri yaşlarda, çoğunluk­la 50'den sonra, merceğin sertleşmesiyle beraber oluşur. Merceğin, bazen, merke­zinin...
Kas, büzülebilen canlı bir dokudur. Kasların çoğu kemiklere bağlıdır. Kasılıp gevşeyerek vücudumuzu hareket ettirirler.Tellerden oluşan ve Kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organa kas denir. Üç türlü kas vardır: İskelete bağlı çizgili kaslar, düz İç organ kasları ve kalp kasları. İskelet kasları çizgili demetler halinde bulunur. Her demet çok ince lif hücrelerinden oluşur, birbirlerine...
Önkoldan ele gelen medyan adlı sinir, el bileği eklemini kol iç yüzünde çapraz­lar: Burada, bilek kemikleriyle, üstlerin­de uzanan bağ arasındaki "karpal tünel" den geçer. Bazı durumlarda, bu tünel­den geçtiği yerde, sinir tahriş olabilir ya da basınç altında kalabilir. Nedeni: Artrit, eski kırık, gebelik, akromegali (bkz.), miksödem'dir (bkz.)-Belirtileri: işaret ve orta...
KARNABAHAR KULAK (Güreşçi ku­lağı). Kulağa gelen bir darbe, kulak kıkırdağıyla, kıkırdağı örten zar (perikondr) arasında, kanamaya neden olabilir. Ku­lakta, hiçbir basınç ya da hareket olma­dığında, bu duruma müdahale edilmezse, biriken kan dağılamaz ve bağdokusuna dönüşüp, kulakta şekil bozukluğuna yol açar. Bu görünümdeki kulak, karnabaha­rı andırdığından, "karnabahar kulak" adını alır. Tedavi: Oluşmuş...
KARIN YARALANMALARI. Karın ön duvarı kuvvetli bir koruyucu tabaka olması nedeniyle, günlük yaşamda, iç organları etkileyebilen ciddi karm yara­lanmalarına çok seyrek rastlanır. Bu tip yaralanmalar, daha çok trafik kazala­rında, ezilmelerde ve yüksek yerlerden düşmelerde görülür ve bu durumlarda karaciğer veya dalak parçalanabilir. Bü­yük bir kan damarının yırtılması halin­de, müdahaleye vakit...
KARIN (Batın). Gövdenin göğüs ve pel-vis bölgeleri arasındaki bölümüdür. Gö­ğüsten, bir kas bölme yapan diyafram ile ayrılmış olan karnın, alt bölümünde pelvis boşluğu ile devamlılığı vardır.. Ar­kadan, belkemiği ve alt kaburgalar ta­rafından iyice korunmuş olmakla bera­ber, ön ve yanlarda yalnız kas tabaka­ları ile yanlarda, transvers, iç ve dış oblik kaslar...
KARBONMONOKSİT. Çeşitli kaynak­lardan (örneğin, otomobil egzozlarından) çıkan öldürücü bir gazdır. Öldürücülüğü, kan hemoglobiniyle, oksijenden 200 misli fazla birleşme yeteneğinden doğar; ayrıca, dokulara oksijen verilmesini önler. Bundan ötürü, havada bolca karbonmonoksit varlığı, kanda belirli bir yo­ğunluğa ve kimyasal asfiksiye (oksijen­sizliğe) yol açar: % 0,2 tehlikeli, % 0,4 ise bir saatte öldürücü...
KARACİĞER İLTİHABI (Hepatit). Genellikle, enfeksiyöz hepatit için kulla nılan bir addır ve sarılıkla birlikte görü­len karaciğer enfeksiyonu anlamına ge­lir. Nedeni: Hastanın dışkısıyla bulaşmış yiyecekteki virüsün yaptığı bir enfek­siyondur. Buna çok benzer bir durum, kan naklinde kullanılan kan ya da se­rumla ve hasta kişide kullanılmış iğne ve şırıngalarla nakledilen ve homolog serum...
KARACİĞER HASTALIKLARI. Bu hastalıklar, özel başlıkları altında anla­tılmakla beraber (bkz. özellikle, Sarılık, Kolesistit) birkaç genellemeden söz edi­lebilir. Karaciğer, vücudun çok önemli bir organıdır. Buna rağmen, bu organın ken­di kendini yenileme yeteneği ve kara­ciğer dokusunun, gerekenden çok fazla miktarda bulunması, karaciğer hastalık­larının sonuçlarının, umulduğu kadar ağır olmamasının nedenleridir. Genellik­le, karaciğer hastalıkları, diğer...
KARACİĞER. Karaciğer, vücudun en büyük organıdır. Anatomisi: Diyaframın altında, sağda bulunan karaciğerin ön yüzünü kabur­galar örter ve üst kubbesi, altıncı ka­burgaya ulaşır. Yaklaşık olarak 1500 gr. ağırlığında, yumuşak bir organdır. Ta­nımlamada kolaylık sağlamak için dört parçaya bölünmekteyse de, aslında bir bütündür. Karaciğere kan, karın aortu­nun bir dalı olan hepatik atardamar,...
KANLANAMAMA (İskemi). Kan da­marlarının geçici daralması, ya da has­talığı sonucu, vücudun belirli bir bölge­sinin yeterli kanlanamamasıdır. Bu du­rum, kan dolaşımının genel yetmezliği sonucu ortaya çıkarsa, genel kansızlık ve ölümle sonuçlanır. Değişik dokuların, kansızlığa dayan­ma süresi farklıdır. Örneğin, beyin do­kusu, beş dakikadan fazla süren iskemi sonucu düzelemeyecek şekilde bozulur­ken, deri, bu duruma,...
KANCALI SOLUCAN. İnsanları enfek­te edebilen kancalı solucanlar, Ankylos- toma duodenale ve Necator americanus' tur. Her ikisi de ufak (10 mm. kadar uzun) olup, barsaklarda, kan emerek ya­şarlar. Nedeni: Kancalı solucanların yumur­taları barsaktan dışarı çıktıkları zaman, larva haline gelebilmeleri için, nemli, donmayan yerlere gerek vardır. Bu lar­valar, insan derisini delip, içeri girebil­diklerinden,...
Sayfa başına git