ŞİŞMANLIK
ŞİŞMANLIK
Gerçekte, şişmanlığın tek nedeni, fazla yemek yemektir. Şişmanlıkta, bezlerin çalışmasının rol oynadığı, ya da bazal metabolizmalarının fazla çalışmasından ötürü, çok yiyip, şişmanlamayanların da bulunduğu bir gerçektir. Günümüzde, şişmanlıktaki başlıca faktörlerden birinin, psikolojik olduğu kabul edilmektedir. Bazı kişilerde, özellikle şekerli yiyeceklere karşı bir alışkanlık belirir. Bunu, içki alışkanlığına benzetebiliriz. Rejim yapmak, düşük kalorili, bol proteinli, az yağ ve az karbonhidratlı yiyecekleri yemek demektir. Böyle bir diyet, örneğin, kahvaltıda, şekersiz, sütlü çay ya da kahveyle şekersiz ekmek veya bisküvi, az tereyağ almak, reçel, marmelat, ekmek (kızarmış ekmek dahil) hiç yememek; öğleyin, ızgarada pişmiş yağsız et, balık ızgarası, ya da bir yumurtayla salata ve jöle, ya da meyve, şekersiz bisküvi ve peynir yemek; buna karşılık hiç patates, taneli sebze yememektir; akşamlarıysa, ızgarada pişmiş, ya da buğulanmış balık, et suyu, peynir ve meyve yemek, fakat hiçbir suretle, kızarmış yiyecek, ya da tatlı yememek şeklinde uygulanabilir. Böyle bir diyetin ana kuralları açıktır: Yağsız et, yağsız balık, yumurta, meyve, şekersiz bisküvi yenebilir; fakat kızarmış yiyecekler, yağlı et ya da balık, ekmek, patates, tatlı ve pastalar yenmemelidir. Az miktarda tereyağı ve bolca süt alınabilir.
Son yıllarda öne sürülen bir diyet de, insanları şişmanlatan yiyecek elemanlarının karbonhidratlar olduğu düşünülerek, bol protein ve bol yağ yedirtenidir. Eskimolar örnek alınmakta ve bunların çok bol miktarda yağ yemelerine karşılık, şişmanlamadıkları, aynı miktar karbonhidrat alanlarınsa, bazal metabolizmaları, alman fazla miktarı yakabilecek kapasitede değilse, şişmanladıkları belirtilmektedir. Bu tür bir rejim örneği şöyledir:
Sabah kahvaltısında, bol yağda kızarmış sosis, jambon, yumurta, böbrek vb. şekersiz ekmek ve tereyağı yenecek; reçel, marmelât hiç alınmayacaktır. Öğleyin, yağlı et, omlet, sosis, salata, domates yenebilir; patates yenmemelidir. Ayrıca, yeşil sebze, bol yağlı peynirler, elma, ya da portakal alınabilir. Akşam yemeğiy-se, sabah kahvaltısıyla, öğle yemeğinin karışımı şeklindedir. Peynir, domates, su, istenen miktarda alınabilmekte, sek (acı) alkollü içkiler (sek beyaz şarap, cin, acı içkiler) içilebilmekte, fakat bira, rom, tatlı şaraplar, likörler içilmemektedir. Bu diyetin iyi yönleri, zayıflatması, kilo kaybından sonra dahi, rahatça uygulanabilmesi, tehlikesiz olmasıdır. Ama, kronik hastalığı olan, ya da sindirim sistemi bozuk kişilerin, bu diyeti uygulamamaları gerekir. Bu diyet taraftarlarının görüşüne göre, ilk salık verilen, bildiğimiz diyetin bir çeşit yavaş açlığa yönelttiği, buna karşılık burada, toplam kalori miktarının, her şeye rağmen azaltıldığıdır. Burada, ekmek, aslı kök olan sebzeler, patates, tatlı ve pastalar, et suyu dışı çorbalar, bira ve tatlı içkilerden sakınıl-malıdır. Beslenme bilimi otoriteleri de, bu rejimin zayıflattığını kabul etmekte, fakat bunun da sırasında bir düşük kalori rejimi olduğunu söylemektedirler, çünkü çok yağ yiyenler: a) Yağm fazlasını, bir süre sonra yiyemezler, b) Karbonhidrat da yemeyi istemezler.
Henüz yorum yapılmamış.