ŞOK

ŞOK
Genellikle, iki şok tipinden söz edilir: Cerrahî şok ve sinirsel şok. İkin­ci terim, tatsız bir olay sonucu ortaya çıkan üzüntü halini tanımlar ve burada konu edeceğimiz cerrahî şoktan çok fark­lı bir durumdur. Cerrahî şokun özellikleri, alçak kan basıncı, soğuk, nemli, soluk bir deri ve bitkinlik durumudur. Bu tür şok, ağır bir kanama ya da yanık gibi, sıvı kay­bettiren ağır yaralanmayı izler. Bu du­rumlarda, şokun nedeni, dolaşımdaki sı­vının azalmasıdır. Tedavide, kaybolan sıvı, damardan verilen serum ve kanla tamamlanır, sıvı kaybı durdurulur. Bu iki işlem, şiddetli atardamar kanaması vakaları dışında, birleştirilebilir. Ağrı, kan basıncını daha da azaltarak ve so­ğuk hissi yaratarak, hastanın durumunu daha ağırlaştıran bir faktördür. Bu du­rumlarda, en uygun ağrı kesici morfin­dir ve hasta, ılık (sıcak değil!) tutulur. Şoka yol açan diğer durumlar, koroner tromboz’un (bkz.), akut ve şiddetli bak­teri enfeksiyonları ve septisemidir. Anafilaktik şokta, bir yabancı protein zer­kine karşı oluşan duyarlık, kan basın­cının çok fazla azalmasına ve sıvının doku arasına sızmasına yol açar. Burada tedavi, acil adrenalin ve steroid zerkleriyle yapılır. Cerrahî şokta, ilk yardım­da, hasta yatar durumda tutulur, baygınlık hissederse, ayakları yükseltilip, ba­şı alçaltılır, vücudu ılık tutulur ve bir karın yaralanması yoksa, alkol dışında herhangi bir sıvı alması sağlanır.

şok

şok

Vücuttaki kan ya da sıvı miktarını azaltan ba­zı yaralanma ya da hastalıklardan kaynakla­nan genel bir vücut zayıflığıdır. Bayılmakla tam çökme arasında değişebilir. Yaygın olarak “travmatik” (yara) şoku denen bu şok, kazaze­denin yaraları yeterince tedavi edilmiş olduğu zaman bile öldürücü olabilen ciddî durumlar­dır. Şoka, aşağıdaki kan-sıvı kaybı örnekleri sebep olabilir: Dış ve iç kanamalarla kan kaybı; bü­yük yanıklardan plazma kaybı, bağırsak bo­zuklukları yüzünden su kaybı, tekrarlayan kusmalar ve ağır ishaller; akut karın acil du­rumları ya da kalp krizi, aşırı ağrı ya da korku ve benzeri bir durum yaratabilir. Şoka girmiş bir hastadaki belirtiler, şokun ken­disi veya altında yatan hastalığın türü ile bağ­lantılıdır. Kan hacminin (volümünün) azalma­sı ve kalp kökenli olan şoklarda belirtiler he­men aynıdır. Bilinç yerinde olabilir, fakat bulanıktır. Ço­ğunlukla uyuklama eğilimi vardır. Eller ve ayaklar soğuk, nemli, ekseriya morar­mış ve soluktur. Vücut yüzeyinde yer yer mavimtırak bölgeler göze çarpar. Nabız zayıf ve hızlıdır. Ancak kişi kalp hasta­sı ise ya da şok, kişiyi ölüme götüren son dev­reye girmişse nabız yavaşlar. Solunum hızlanır, soluk alma derinleşir, soluk durması, beyin kanlanmasının yetersiz oldu­ğu, solunum merkezinin bozukluğundan ileri gelen tehlikeli bir durumdur. Kan basıncı (tansiyon) düşer. Eğer şok bir en­feksiyon hastalığında oluşursa bütün bu belir­tilere ilâveten ateş ve titreme göze çarpar. Şoku meydana getiren hastalığa bağlı belirti­ler, şokun teşhisinde önemlidir. Eğer görünür­de bir kan kaybı yoksa, bir iç kanama söz ko­nusu olabilir. Örneğin kanama veya sıvı kaybı aort, dalak yırtılması veya dış gebelik ya da peritonit sonucu oluşmuşsa bunu ancak bir hekim ayırt edebilir. Vücudun kuru oluşu, kan hacminin azaldığını gösterir. Kalp kökenli şok­ta, genişlemiş boyun verileri ve de kalp atımla­rının düzensiz oluşu bir ipucu olabilir.

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git