Sonlu ve Sonsuz Güzellikler
Allah’ın ‘en güzel surette’ var ettiği insanın ruhu her türlü güzellikten, estetikten ve sanattan haz alacak duyarlılıkta. İnsana içgüdü olarak, cennet’e duyulan özlemden kaynaklanan bir sevgi verir Allah ve insan, güzelliklerden sebepsiz haz alır.
İnsanın her hücresi sevgiye programlanmıştır. Seven insanın gözü farklı bakar, dinlediği müzikten ayrı bir haz alır. Allah detaydaki güzellikleri, en çok sevdiklerine gösterir.
İnsan, yaşamı boyunca ne kadar istese ve özlemini duysa da kusursuz bir fizik güzelliği dünyada bulamaz. Dünyaya dair her güzellik zamanın yıpratıcı etkisiyle bozulur, eskir, yıpranır. Tümü geçici, eksik ve sonludur. Kalıcı, mükemmel ve sonsuz olan güzellikleri, insan ancak güzelliklerin asıl mekanı olan cennette elde edecektir.
Cennettekileri hatırlatan, birçok güzellik dünyada da yaratılmıştır. Canlılardaki süsler nefes kesicidir. Örneğin kelebekler; muhteşem bir parlaklıktadır ve metalik ışıklı altın yeşili, altın mavisi renkleri göz alıcıdır. Orkideler, güller; kara topraktan çıkan ve bakmaya doyamadığımız rengarenk güzellikler. Dalından koparmaya kıyamayıp, dalında içimize çekerek kokladığımız güzellikler. Rengin, kokunun nasıl muhteşem yaratıldığını sergileyen güzellikler…
İnsan da çiçek gibi çok güzel kokmak ister, o yüzden parfüm kullanır. Allah dilese çiçeklerdeki gibi kokuları insanda da yaratırdı. Ancak Allah, insana aczini bilmesi için özellikle vermemiş. İnsandaki sürekli güzel koku da cennete özel bir sistem. Dünyada olsa kibirlenirdi insan. Bu yüzden dünya hayatında gururu, büyüklenmeyi ezecek birçok şey vardır.
Cennet ise insan ruhunu doyuma ulaştıracak sayısız güzellikle dolu. İpek giysiler örneğin. Her şeyin ince ve detaylı çalışılmışı gibi sık dokunmuş ipek de yumuşak ve güzeldir.
Dünyadaki gibi hakim olan renk yeşildir ancak cennet yeşili dünyadakiyle kıyaslanamayacak kadar iç açıcıdır.
Örneğin değerli taşlara karşı içimizde bir eğilim vardır. Gerçekte bir taş parçasıdır ancak etkileyicidir. Bu, cennete olan istek nedeniyledir.
Ve cennet halkının yaslanıp oturduğu tahtlar. Dünyada sürekli dinlenme isteği duyar insan. Cennette ise dünyadaki yorgunluğu bildiği için kıyas yapar ve uzandığı tahttan daha fazla zevk alır. Orada cennete has içki ve yiyeceklerin bulunduğu, inananların bir araya gelerek sohbet edecekleri ve birlikte güzel vakit geçirecekleri özel hazırlanmış mekanlar vardır.
Ya durmaksızın akan sular… Cennet halkının altlarından akan süt, bal, şaraptan ırmaklar… Bir akarsu veya bir şelale, ormanın içinden akan bir ırmak, hatta durgun bir göl insana ne büyük haz verir. Yükseklerden akan şelalenin görüntüsü ve çıkardığı ses insanı ferahlatır. Sarayların, konakların ya da villaların bahçelerindeki göletler, havuzlar, yapay akarsuların yapılma amacı, genellikle ruhtaki bu estetik özlemi nedeniyledir.
Orada ayrıca çeşit çeşit yiyecekler, salkım salkım, sürekli yenen, asla tükenmeyen ve doyma hissi vermeyen meyveler. İnsanın kalbinde şefkat, merhamet ve koruma hisleri oluşturan kuşlar, kediler, köpekler; hepsi sevimli ve tertemiz.
Cennet, insan ruhunun en çok hoşlanacağı, en çok lezzet alacağı ve en çok etkileneceği nimet ve güzelliklerle donatılmış. Bir kısmı dünyadakilere benzer, bir kısmı ise daha önce hiçbir insanın görüp bilmediği, “çeşit çeşit inceliklere ve güzelliklere sahip” olan cennet, hayal gücümüzün sınırlarının çok ötesindedir. Dahası bilemediğimiz birçok güzellik ve sürpriz de orada inananları bekler. Ve “her diledikleri” onlarındır.
Estetik görüntülerin hoşa gitmesinin gerçek nedeni, inanan insanın ruhunun cennete göre yaratılmış olmasıdır. Tüm güzellikleri yaratan, bu güzelliklere karşı insana haz alma ve sevgi duygusunu veren; tüm güzellikleri benzersiz sanatının içinde yaratan (Sani olan) Allah’tır.
Cennetteki güzellikleri asıl güzel ve değerli kılan ise tümünün O’nun ikramı olmasıdır.
Elif Türker
Henüz yorum yapılmamış.