TEHLİKELİ BİR YAŞ

Bütün bunlara karşın erkek elli yaşına doğru bir bunalımın eşiğindedir. Hayat­ta başarı kazanmış olsa bile birden bire küskünleşir. Eski neşesi hüzne dönüşür. Kendini yorgun hissetmeye başlar. İlk beyaz saçların farkına varır; acı acı “yaş lanıyorum” der,
Erkekte yaş dönümü aslında sanıldığı ka dar tehlikeli bir olay değildir. Erkeğin kadınları eskisi kadar çekici bulmaması, kendi çekiciliğini kaybetmesini gerektir­mez. Kadının aksine erkek bu dönemde gerçek bir fiziksel değişimin etkisinde değildir. Sadece şeker, yüksek tansiyon, prostat gibi hastalıklara bu yaşlardaki er keklerde daha sık rastlandığını söyleye­biliriz.
Erkek bazı düşünsel yeteneklerinin azal­maya başladığını bu çağda farkeder. Ar­tık belleği eskisi kadar güçlü değildir. Artık kolay kolay heyecanlanamayacağı kanısına kapılmaya başlar. En ufak bir çabada yorulur ve kolay kolay kendine gelemez. Yaşamı boyunca çok az güçlükle karşılaşmış erkekler bile, ken­dilerine bazı sorular sormaya, hayatlarının bilançosunu yapmaya koyulurlar. En önemli nokta muhakkak ki bu dö­nemdeki toplumsal durumdur. Mesle­ğinde yeterince başarılı olamamış erkek artık yeniden başlamak için çok geç ol­duğunu düşünür; hataları, beceriksizlik­leri, ihmalleri için kendi kendini suçlar. Hayatı başarısız geçmemiş olsa bile ye­ni hamleler yapmaktan korkar. Her iki durumda da erkeği rahatlatmanın, üzün tülerini azaltmanın tek yolu, onu haya­tının başarısız geçmediğine inandırmak­tır.
Yaşamı boyunca ümit ettiği kadar, hatta daha da fazla başarı kazanmış bir erkek bile bir takım şeylere esef eder. Acaba yeterince başarılı olmuş mudur? Memur larına karşı çok mu sert davranmıştır? Birdenbire, örneğin doktorluk gibi daha yararlı bir meslek seçmemiş olduğu için kendini suçlayabilir. Elli yaşındaki erkek çevresine yaşamı boyunca yararlı oldu­ğunu ve olabileceğini bilmek ister. Ço­cuklarının evden ayrılışları onda can sı­kıntısı veya üzüntü duygusu uyandırır. Tavsiye vereceği kimseler veya yerine getireceği bir görev kalmamıştır. Büro­sunda veya atelyesinde yaşlılar grubuna girmeye başladığını hisseder. Cesur gö­rünmeye çalışarak gençlere yer vermek gerektiğini söyler.
Çocuklarını da düşününce bu sözün doğ ruluğuna iyice inanır. Bütün bunlara kar şın,. kendisini genç görmekten geri kal­maz. Bunu kanıtlayabilmek için yaşlı ar kadaşlarından uzaklaşır. Yeni kuşak ile ilişki kurar. Birisi onun tecrübesinden yararlanmak isterse, güven duyduğu ve sevildiğini bildiği bir çevrede yaşıyorsa hayattan yeniden zevk almaya başlar.

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git